(Kaynak: NASA; ESA; G. Illingworth, D. Magee, and P. Oesch, University of California, Santa Cruz; R. Bouwens, Leiden University; and the HUDF09 Team/space.com)
Bu soruya, bu defa, astrofizikçi Paul Sutter cevap arıyor…!
Sutter, öncelikle, “gözlenebilir evren”in (observable universe) bir sınırı olduğunu düşünüyor…
Evrenin 13.82 milyar yıldır var olduğu ve ışığın hızının da belli olduğu düşünüldüğünde, gözlenebilir Evrenin sınırı, ışığın geçen bu sürede katettiği yol ile sınırlı…
Gözlenebilir Evrenin ötesinde ne var…?
Sutter’e göre, gökadalar, kara delikler…gibi daha fazla madde var…! Sutter, ışık-ötesi Evrenin tarafımızdan hiçbir şekilde “erişilemez” bir bölge olduğunu düşünüyor…
Dünyadan bakıldığında, Dünya Evrenin merkezinde olarak algılanabilir…Bu bakışla, her bir gökadanın Dünyadan (ve birbirinden) uzaklaşmaları sözkonusu…Bu durumda, bir balon gibi, Evrenin bir sınırı mevcut olmalı…
Bir an için, Dünyaya en yakındaki gökada olan Andromeda’ya atladığımızı düşünelim…Bu yeni bakış noktasından, hala Evrenin merkezindeyiz ve diğer gökadalar bizden uzaklaşmakta…!
Sutter, bu defa bizi, bir an için, gözlenebilen Evrendeki en uzak gökadaya gönderiyor…
Bu yeni gözlem noktasında dahi, kendimizi Evrenin merkezinde ve Samanyolu dahil, diğer gökadaların bizden uzaklaşmakta olduğunu gözlemeye devam ediyoruz…!
Bilim insanlarının algıladığı “Evrenin genişlemesi (şişmesi)” böyle bir şey…!
Sutter, bu “genişleme / şişme” olayının sadece, mahalli ve birleşik gökada ağlarında gözlenemeyeceğini düşünüyor…(Belki de, bu genişleme/şişme olayı, içi süngerimsi yapıdaki bir topun, merkezine çok yakın bölgedeki genişlemenin/şişmenin gözlenememesine benzetilebilir…!)
Sutter, yine de, Evrenin genişlemesinin bir sınırı olduğunu söylüyor… Ama, bu durumda dahi Evrenin mutlaka bir sınırının mevcut olması gerekmiyor…!
Samanyolundan bakıldığında, Evren, merkezinde bulunduğumuz ve sürekli şişen bir sabun köpüğü olarak algılanacaktır…Ancak, başka bir gökadadan bakıldığında, bu Evren küresi benzer fakat farklı yapıda olacaktır… Bu defa, merkezdeki gökada değişmiş olacaktır… Kısaca, Evrende gözlem noktaları değiştikçe, Evrenin algılanacak sınırı da sürekli yer değiştirecektir…!
Evrenin genişlemesi (şişmesi) gökadaların birbirinden uzaklaşmasıdır…Ancak, bu uzaklaşma, gökadaların Evren içindeki hareketleri sebebiyle oluşmuyor…! (Bir benzetme, kabaran hamurun içindeki hava kabarcıklarının birbirinden uzaklaşması olabilir…)
Sutter, bu arada, Evrenin “içine genişlediği” bir başka madde ortamının da mevcut olmadığını hatırlatıyor… Yani, denizin içindeki “balon balığı”nın şişmesi gibi bir durum değil…!
Evrenin şişirilen pilaj topu veya fırında kabaran ekmeğin kabuğu gibi tanımlanabilir bir sınırı mevcut değil…
Evrenin bir pilaj topunun yüzeyi olduğunu düşünmemiz gerekiyor… Bir sınırı yok…
Yararlanılan Kaynak:
http://www.space.com/33005-where-is-the-universes-edge-op-ed.html
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.