Mars atmosferinden iyon kaybı.(Temsili)
(Kaynak: NASA/GSFC/universetoday.com)
Stephen Hawking, ileri derecedeki bedensel engellerine rağmen, bilim üretmeye çalışan çok saygın bir astrofizikçi…!
Özellikle, Kara Delikler (Dark Hole) üzerine yaptığı çalışmalarla tanındı… Önerdiği “Hawking Radyasyonu”, herşeye rağmen, bazı şeylerin (maddenin) Kara Deliklerden kaçabilmesi… oldukça ses getirdi…
“Zamanın Kısa Tarihi” adıyla yayımladığı kitap büyük ilgi gördü… (TÜBİTAK tarafından da yayımlanmıştı…)
Hawking, son dönemde, konferanslar verdi… Evreni tanıtan belgesel TV dizilerine de katkıda bulundu… Evrende akıllı yaşam arayacak projelere destek verdi… Kısaca, (muhtemelen) biraz para kazandı…!
Hawking, bu son dönemde, uzaylılarla temasın Dünya için tehlikeli olabileceğini ileri sürdü…
Matt Williams’ın “unversetoday.com’da 20 Kasım 2016 tarihinde yayımlanan bir yazısına göre, Hawking, “Oxford Union Society”de yaptığı son konuşmada da, daha keskin ifadeler kullanarak, fazla gecikmeden yeni Dünyalar bulmak gerektiğini ileri sürdü… İnsanlığın “bu” Dünyada geleceği yoktu… Bu Dünya insanlığa en fazla bin yıl kadar ev sahipliği yapabilirdi…!
Hawking’i bunu düşünmeye zorlayan tehditler İklim Değişiliği, Nükleer Tehdit, Terörizm ve “Yapay Zeka” sahasında yapılan çalışmalardı…
Buna çözüm ise, uzayda vakit geçirmeden koloniler inşa etmekti… (Diğer gezegenlerde veya yörüngelerinde…!)
Yaşamı Dünya dışına taşımak, bir bakıma, insanlığın devamı için bir sigorta olabilirdi… Bir gün, Dünyadaki insanlık birbirini yok ederse, bu insan neslinin sonu olmasın…!
Hawking, 2015’te, geliştirilmekte olan “Yapay Zeka”nın (robotların) insanlık için yakın ve uzak gelecekte yol açabileceği sorunlar konusunda da, diğer bazı tanınmış isimlerle birlikte, Dünyayı uyaran bir bildiriye imza atmıştı…
Hawking, Ocak 2016’da yaptığı bir başka konuşmada da geliştirilen teknolojilerin yol açabileceği tehlikelere dikkat çekerek, bu teknolojilerin kontrol edilmesi gerektiğini, insanlığın geleceğinin başka Dünyalar bulmaya bağlı olduğunu vurgulamıştı …
Hawking’e göre, Marsta koloni (uzun süreli yerleşim) kurabilmeyi mümkün kılacak teknolojiyi geliştirmek için bile en az yüz yıl gerekmekte…
Hawking, son konuşmasında “yere (ayaklarımıza) değil…, göğe (yıldızlara) bakmalıyız …” demiş…!
Hawking, “yere bakmayın…” derken, Dünya’yı (Dünya üzerindekileri) anlamaya yönelik araştırmaları mı, yoksa, başka şeyi mi kastetti…bilemiyoruz…
Başta ABD’li girişimci / vizyoner Elon Musk olmak üzere, pek çok kişi / organizasyon Marsa gitmenin yollarını arıyor…! Mars, ne de olsa, Ay’dan sonra, insanlık için hedef olarak görünen en yakın gök cismi…
Halen National Geographic TV’ Kanalında gösterilmekte olan “Mars” adlı belgesel (dizisi) de bu (olası) yolculuğun en yeni örneği… (Uzay meraklıları, bu TV Kanalının ( Pazar saat: 20:00’de ve ) diğer yayım saatleri hakkında gerekli bilgiyi internetten alabilir…)
Yine de, bu gibi “sinemasal” gösterileri izlerken-biraz-dikkatli olmakta fayda var…
Bu güncel gösterinin (Mars) bir sahnesinde, Ruslara ait “yaşam tesisine” ulaşmaya çalışan NASA Mars İniş Ekibi için mesafe / yol araştırması yapılırken ve gidilmesi gerekecek yol 75 kilometre kadarken, “Mars Kanyonu” (Valles Marine) ekrana getirilerek, “yolculuk esnasında büyük çukurların aşılması gerekebilir” anlamındaki bir söylem dikkat çekiciydi…! (Gerçekte, ekrana getirilen bu çukurun boyu 4000 kilometre, eni ise 50-200 kilometre kadar… Derinliğini ise hiç sormayın…!) Neticede, söylemlerle gerçekler her zaman uyuşmuyor…!
Mars, bugüne kadar, gerek yörüngesinde araç dolaştırılarak ve gerekse yüzeyine araç indirilerek, en kapsamlı incelenen, haliyle, gerek atmosfer yapısı ve gerekse yüzeyini oluşturan toz-kaya tabakaları hakkında bilgi toplanan gök cismi… (Şüphesiz, Ay’dan toplanan kaya örnekleri çok daha kapsamlı incelendi… Yine de, Mars yüzeyinde dolaştırılan “gezgin” (rover) araçlarıyla, Marsın çok daha detaylı olarak incelendiğini söylemek mümkün…)
Son kırk yılda gerçekleştirilen araştırmalardan, Marsın bile, pek konuksever olmadığı anlaşıldı… Marsın uzaktan ve yakından görünüşleri biraz farklıydı…!
Bu sitede 2013 Kasımında yayımlanan “İki Mars, İkincisi Biraz Ters…!” başlıklı yazımızda bu “terslikleri” özetlemiştik… (Bu yazıyı, belki, tekrar yayımlarız…)
Marsın güncel durumu, yine Matt Wlliams tarafından, 19 Kasım 2016 tarihli yazısında, universetoday.com’da özetlendi…
Mars oldukça soğuk ve oldukça kuru bir Dünya…! Yapılan araştırmalarda, ekvator bölgesindeki sıcaklığın en fazla sıfır (0) santigrad dereceye kadar yükselebildiği ölçüldü… Bu katlanılabilir bir sıcaklık olarak görülse de, esas problem geceleri… İçinde bulunulan bölgeye bağlı olarak, gece sıcaklığı ortalama -100 santigrad derece kadar düşük olmakta…
Bu noktada, “gezginler” nasıl görev yapabildi sorusunun cevabı, içten ısıtılmaları sayesinde… Ay’da da durum böyleydi…
Diğer bir temel sorun, Marsta, suyun, sadece buz halinde ve yer altında mevcut olması… Bu su, muhtemelen, kaynatılıp hemen içilebilecek bir yapıda / özellikte değil…Muhtemelen, aşırı asidik, tuzlu…
Marsın, çok zayıf atmosferinde solumaya yetecek oksijen yok…! Uzay insanlarının soluması için gerekecek oksijenin nereden, nasıl üretileceği meselesi de henüz halledilmiş değil…!
Marsın zayıf atmosferinin temel bir getirisi “Güneş Radyasyonu ve Kozmik Işınlar”… Tam da, “buyurun, burdan yakın”…dedirtecek seviyede…!
Atmosferin zayıf olması da, Marsın yeterince güçlü bir manyetik alanının (manyetosfer) mevcut olmamasından kaynaklanıyor… Bu eksikliğin, Marsı biyolojik girişimlerle / tedbirlerle canlandırma (terraforming) benzeri yöntemlerle de giderilme şansı yok…
Marsta periyodik olarak ortaya çıkan kum fırtınalarını bu bağlamda anmaya bile gerek yok…!
Marsta robot araçların hareketini nisbeten zorlaştıran “parçalanmış (lav, tortul) kayalar ve kumullar mevcut… “Gezgin”lerin tekerleklerinin kitlenmesi ve / veya batması için ideal…!
NASA’nın “Mars Odyssey” yörünge aracı, 2001 yılından itibaren yaptığı atmosfer ölçümlerinde, Marstaki radyasyon seviyesinin Uluslararası Uzay İstasyonunda (ISS) ölçülenin ikibuçuk katı (yılda 8000 milirad) olduğunu belirledi… Bu seviye, bazı istisnai durumlarda günlük 2000 milirad (millirads) seviyesine ulaşmaktaydı…!
Kısaca, Marsta ölçülen radyasyon seviyesinin “akut radyasyon hastalığı” (acute radiation shickness), artmış kanser riski, genetik hasar ve hatta ölüme sebep olabilecek nitelikte bulundu…
(Marslıların kafalarının neden oval, gözlerinin yeşil olduğunu şimdi anladınız mı…?)
Bu noktada “MarsOne” adlı organizasyonun, Marsta uzun süreli barınma ve radyasyondan korunma için yaptığı çalışmaları anmak gerekir…
Marsın “insan-barınabilir” hale getirilmesi için, tekrar “manyetik alan oluşturabilir” hale getirilmesi hususundaki önerilerin, “ayağı Mars yüzeyine pek basmayan” düşünceler olduğunu belirtelim…
Hawking’in söylemine tekrar dönersek…
“Uzay çalışmaları bu güne kadar ne sağladı” denecekse, verilebilecek en doğru ve güzel cevap “Dünyayı-biraz olsun-tanımamızı sağladı”…olabilir… Başta Carl Sagan olmak üzere, bir çok bilim insanı bu anlamda görüş belirtti… Uzay çalışmaları Dünyanın ne kadar nadir ve kıymetli olduğunu gösterdi…
Güneş sisteminde, göçmek için, Dünya ile kıyaslanabilir başka bir yer yok… En güçlü aday Marsın durumu ortada…
Herne kadar “öte-gezegen” (exoplanet) keşfinde çok önemli başarılar sağlandıysa ve keşfedilen gezegen sayısı üçbini aştıysa da, gelinen bu noktada Dünyanın bir benzerinin keşfedildiğini söyleyebilmek mümkün değil… Bir gün keşfedilse bile, aradaki 4+ ışık yılı uzaklık uzay yolculuğunu “teşebbüs dahi edilemez” kılıyor…!
Peki, Dünyada “sonsuza kadar” yaşamak mümkün olabilecek mi…?
Bunun, Güneş Sisteminden ziyade “İnsana bağlı” olduğunu daha önceki yazılarda açıklamıştık…
Dünyada yaşamın sona ereceği tarih belli… Güneşin ömrünün biteceği tarih… Kısaca, beş milyar yıl kadar sonra… Bilim insanları böyle hesaplıyor…
Bazılarına göre bu tarih çok daha erken gelebilir… Mesela, 230 000 yıl sonra… Yıldız HIP 85605 gibi bir gök cismi Dünyanın önüne çıkıp, “beyler / bayanlar…buraya kadar…” diyebilir…!
Ya da, “kendi ipimizi kendimiz çekeriz…” diyecek “Dünyalılar” da çıkabilir… Yakın geçmişte bu kabiliyetimizin mevcut olduğunu gösterenler oldu…!
“Dünyanın kıymetini (çok daha fazla) bilmek…” belki de en doğru tercih olmalı…
Başka bir “yaşanabilir Dünya” bulunsa ve oraya ulaşmak mümkün olsa bile, orada, huzur içinde yaşanabileceğinin garantisi var mı…; insani nitelikler gelişmedikçe, geliştirilemedikçe…?
Bu noktada, Hawking’in söylemi (en azından, çevresindekilerin beklentisi) şu anlama geliyor olabilir mi…?
“Hazır, ‘popülizm nehri’ akarken, … ” !
Yararlanılan Kaynaklar:
https://www.youtube.com/watch?v=RRBxXkjaM0Y
https://www.youtube.com/watch?v=UJCDW_mfdQA
http://www.universetoday.com/132008/stephen-hawking-issues-wake-call/
http://www.universetoday.com/14979/mars-radiation1/
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.