Evrenin merkezinde Dünya (!)
(Kaynak: NASA)
Bu sorunun cevabını Rafi Letzter livescience.com’da, 12 Şubat 2018 tarihinde vermiş…
Yazar, insanların olayların (konuların) merkezinde olmaktan hoşlandıklarını söylüyor… Bu niteleme size tanıdık geliyor mu…?
Erken Yunanlılar Dünyanın yuvarlak olduğunu biliyordu (hesaplayabiliyordu)…! Ancak, ayak bastıkları toprağın gerçeğin merkezinde olmadığını farkedememişlerdi…
Ortaçağ Ispanyol-Mısırlı yahudi filozofu Maimonides, antik İncil’e (Bible) de dayanarak, gökteki her şeyin Dünyanın etrafında dolandığını (Dünya-merkezliliği) ileri sürdü…! “Rabbi” Menachem Mendel Schneerson bu iddiayı, 1970’li yıllarda, Einstein’in genel görecelik kuramına dayanarak savundu…!
Katolik Kilisesinin, Dünyanın Güneşin etrafında dolandığını açıklaması sebebiyle, büyük gökbilimci Galile’ye (Galileo Galilei, 1630) verilen ev hapsi cezası sebebiyle, bu olaydan ancak 350 yıl sonra, 1992’de özür dileyebildi…!
Bugünlerde, geniş kitlelerce kabul görmüş hiçbir bilim insanı Dünyanın Güneş Sisteminde (veya samanyolunda) fiziki bir merkez durumunun mevcut olduğunu savunmuyor. (Sadece, Schneerson’un, makalesinde, belirli bir referans yapısından (reference frame) bakıldığında, Dünyanın Evrenin (Samanyolunun) merkezinde olarak görünebileceğini söylemesi hariç… Şüphesiz, Dünya merkezde olacak şekilde çekilecek geniş uzay fotoğraflarında bu daima böyle görünecektir !)
Gerçekleştirilen gökyüzü (Samanyolu ve diğer gökada) gözlemlerinde sadece Dünyanın değil, Güneşin ve Samanyolu gökadasının da, kendi türlerinde orta halli gök cisimleri olduğu belirlendi…!
Yine de, Evrendeki fizik sabitleri (physical constants), ışığın hızı, elektronun elektrik yükü, varlığı belirlenen dört tip kuvvetin ( gravity, electromagnetism, weak and strong forces ) oranlarının yaşamın Evrende ortaya çıkabilmesi için çok hassas bir ayarda olduğu düşünülüyor…
Mevcut bilgiye göre nötron hidrojen atomunun çekirdeğini oluşturan protondan 1.00137841870 kat daha büyük bir kütleye sahip… Bir nötron bozunduğunda bir proton, elektron ve nötrino açığa çıkmakta… Evrende meydana geldiğine inanılan “Büyük Patlama”dan sonra hidrojen ve takiben helyum bolluğunun ortaya çıkması bununla ilişkili…!
Bilim insanları, eğer nötron-proton oranı mevcut durumdan biraz daha farklı olsaydı çok daha farklı bir Evrende yaşıyor olabileceğimizi ileri sürmekte… Örnek olarak, yıldızların yaşamın gelişmesine izin veremeyeceği kadar farklı bir Evren…! Veya, protonların nötronlara dönüştüğü ve atomların mevcut olamadığı bir evren…! Haliyle, yaşamın her türlüsünün var olamayacağı bir Evren…
Stephen Hawking bile, 1988’de yayımlanan “Zamanın Kısa Tarihi” ( A Brief History of Time) adlı kitabında, mealen, doğal fizik numaralarının (sabitlerinin) değerlerinin yaşamı başlatmayı mümkün kılacak şekilde ayarlanmış gibi görünüyor” diyebilmişti…
Hawking, devamla, elektronun elektrik yükü çok az farklı olsaydı helyum ve hidrojenin yıldızların içinde yanamayacağını; yıldızların patlamasının mümkün olamayacağını da ileri sürmüştü… (Yaşamın var olabilmesi için, ağır metal üreten yıldız patlamaları da gerekli…)
Bazı bilim insanları, bilim-kurgu yazarlarının (henüz) düşünemediği, yıldız ışığı veya ağır metal gerektirmeyen, başka yaşam formlarının da ortaya çıkabileceği başka yapıda bir Evreni de mümkün görüyor…!
Michigan Üniversitesinden bir grup araştırmacının 18 Ocak 2018’de yayımlanan bir araştırmasına göre, çok farklı yapıdaki Evrenler de yaşamı destekleyebilir…
Bilim insanları, bazı atomlarda gözlenen radyoaktif bozunmanın “zayıf kuvvet” (weak force) sebebiyle meydana geldiğini söylemekte… Bu kuvvet, Güneşin (yıldızların) parlamasının da sebebi…
Yanan bir yıldızın sıcak kütlesi iki protonu (hidrojen çekirdeğini) birleşmeye zorladığında, bu birleşmeden, bazı başka yedek parçacıklarla birlikte, “döteryum” (deuteron) meydana gelir… Bu bir “zayıf Kuvvet” etkileşimidir… Döteryum, daha sonra, başka bir serbest protonla birleşerek, iki protonlu ve bir nötronlu (helyum-3) çekirdeği oluşturur… Bu bir elektromanyetik etkileşmedir… !
Sonunda, “Güçlü Kuvvet” (Stronge Force) bu helyum-3’ü başka bir helyum-3’le birleştirerek, helyum-4 çekirdeğini oluşturur… Bu süreçte iki serbest proton açığa çıkar…
Bilim insanları, bu “Zayıf Kuvvet” mevcut olmasaydı (weakless universe) , Güneşin (ve diğer yıldızların) kısa sürede yanıp tamamen söneceğini düşünüyor… Yaşam için gerekli suyun varlığı da “Zayıf Kuvvet”in eseri…
“Büyük Patlama”dan kısa bir süre sonra, “Zayıf Kuvvet” serbest nötronların (serbest hidrojen çekirdeklerinin) protonlara dönüşmesine sebep oldu… Suyun sentezlenebilmesi için serbest hidrojen ve oksijen atomlarına gerek vardı…
Zayıf Kuvvetin mevcut olmadığı bir Evrende serbest nötron ve protonlar kısa sürede helyumu oluştururdu… Yine de, bu farklı Evren yaşam için uygun olabilirdi…! Çok ışıklı (fotonlu), az maddeli bir Evren…! Döteryumu bol bir Evren…
Bu ortamda hidrojen helyuma dönüşemese de, ortamda bolca bulunacak döteryum kendi yöntemiyle ortamı aydınlatacaktır… Bir serbest proton döteryuma çarptırıldığında, “Güçlü Kuvvet” onların birleşmesini sağlar, açığa çıkan enerjiyle birlikte, helyum-3 oluşur…
Bu döteryum füzyonu, Güneş (yıldız) içinde “Zayıf Kuvvet” sürecinden daha parlak bir şekilde gerçekleşir… Bu yeni Evrenin yıldızları, kısa ömürlü büyük ve sönük “Kızıl Devler” olacaktır…
Yine de, bu yeni Evrende ömrü bir milyar yılı aşacak yıldızlar da olacaktır… Araştırmacılar böyle söylüyor…!
Araştırmacılara göre, yeni Evrende oksijen ve karbon gibi nisbeten hafif elementler bolca bulunurken, ağır elementler mevcut Evrendekinden çok daha az mevcut olacak… Böyle bir “Döteryum Evreni”ndeki yıldızların daha büyük fakat daha sönük olacakları tahmin ediliyor…Neticede, o Evrende gökyüzü bugünkü kadar ilgi çekici olmayacak…!
Sonuç olarak, başka Evrenler, başka Dünyalar mevcut olma olasılığı Dünyanın insan düşüncesinin merkezinde olma kabulünün haklılığını azaltmakta…
Bilim geliştikçe düşünce de özgürleşmekte…; “düz Dünya”yı hala savunanlara rağmen…!
Yararlanılan Kaynak:
https://www.livescience.com/61734-weak-force-alien-universe.html