Hasarlanan kanat ucu ve direk.
(Kaynak: Serdar Kuzuluoğlu)
(Güncelleme: 11.06.2019
Basında, bugün yer alan bir haberde, yıkılan bu direğin yerine tekrar dikildiği (yenilendiği) duyuruldu ! Anlaşıldığı kadarıyla, bu direk, orada işlevi olan bir direktmiş; kaynak haberde ayrıntısı verilmese de, bir anten direği olduğu anlaşılıyor. Kısaca, yaşanan bu kazaya direk / bu direği dikenler sebep olmamış. Uçak, girmemesi gereken bir (dar) yola sokulmuş !)
‘Sputniknews.com’da bu konudaki haberde, pilotun, ‘ilk defa böyle bir şey gördüm’ dediği yazılmış ! (Pilotun, yaşadığı olayı mı, yoksa, direği mi kastettiği, haberden anlaşılmıyor !)
Bu olay iç basında geniş şekilde yer aldı ve almakta. Yeni Havaalanımızda, Ana Havayolumuzun bir Boeing 777-300ER tipi (ve TK2108 sefer sayılı) uçağının sağ kanadı, kalkış amacıyla gerçekleştirdiği rule (yan yollarda düşük hızlı hareketi) esnasında, yol kenarındaki bir direğe çarptı.
Neyse ki, meydana gelen bu küçük kaza (kim ne derse desin, bu bir ‘yer kazası’dır !) uçağın sağ kanat ucunda meydana gelen hasarlanmayla sınırlı kaldı; uçaktaki 274 yolcu, beklemedikleri sarsıntı şokuna ilave olarak başka bir sıkıntı yaşamadı. (Uzaktan, böyle göründü !)
Haliyle, Yetkililer, meydana gelen bu kaza için bir soruşturma başlattı; basın böyle söyledi. Şu aşamada, bu soruşturma sonuçlanmış olabilir. Sonuç raporunu, büyük bir ihtimalle, göremeyeceğiz !
Uçak-direk buluşması üzerine rivayetler muhtelif ! Gerçek olan ise, kanat açıklığı 60+ metre olan bir uçak ve o direk orada var olduğu sürece, ‘buluşmamaları’ abes olurdu !
Kazaya karışan direğin bir elektrik (aydınlatma amaçlı) direği olduğu söyleniyor. O direğin orada, devam eden bir görevi / fonksiyonu var mıydı; yoksa, sökülmesi unutulmuş bir direkmiydi, henüz bilemiyoruz.
Yeni Havaalanında, uçakların yolcu alışından sonra, kalkış yapacağı piste ulaşabilmesi için, uzun sayılacak ‘rule’ler yapmak durumunda kaldığı, basında, bir süredir yazılmakta. Meydana gelen bu kazanın da, pilotun kestirmeden gitmek için, ‘kendisine yasak olması gereken’, bu yola girdiği söyleniyor. (Şüphesiz, bu iddia doğru olmayabilir.) Bir başka iddia ise, pilotları yönlendiren yer ekibinin, uçağın kanat açıklığını hesaba katmadan, böyle hatalı bir yönlendirmeyi yaptığı.
Bu vesileyle, şunlar söylenebilir:
- Havaalanları (Meydanları; Limanları), binasıyla, pistiyle, uçağıyla, pilotuyla, yer personeliyle, kuşlarıyla, direkleriyle,… bir bütündür; bir bütün olarak düşünülmek zorundadır.
- Meydana gelebilecek kazalar, ancak, bu ‘bütünlük’ (sistem emniyeti bütünlüğü) yaklaşımıyla önlenebilir.
- Tüm işletmeleri kapsayacak şekilde, Havaalanlarında da, tehlikeli durumların belirlenmesi ve bildirilmesi, ancak, cesaretlendirilmiş (teşvik edilmiş) bir ‘ekip çalışmasıyla’ mümkündür.
- Ortamda, ‘söylersem / bildirirsem başıma iş alırım’ endişesi varsa, ve bu endişeyi gidermek için yeterince birşeyler yapılmıyorsa, ‘uçuş-yer emniyeti zinciri’nin halkası / halkaları zayıf olarak oluşturulmuş demektir. (Bunu söylerken, bilemediğimizden, ‘Yeni Havaalanında böyle bir risk var’ imasında bulunmuyoruz. Ancak, yaşanan bu kaza da ortada !)
Yine de, başta uçak yolcuları olmak üzere, tehlikeli durumların belgelenmesi ve bildirilmesi hususunda duyarlılık-önlenemez bir şekilde- artmakta. Teknolojik gelişmeler de (cep telefonlarının varlığı) bu-insani-görevleri kolaylaştırmakta. Sevinilecek bir durum !
Yararlanılan Kaynaklar: