Marsa iniş (temsili)
(Kaynak: universetoday.com)
Universetoday.com yayımcısı Fraser Cain, 8 Ağustos 2019’da yayımlanan kapsamlı yazısında, asteroidlerden ve Marstan toprak getirme çalışmalarının durumunu özetledi.
Apollo uçuşlarının en büyük başarısı, Ay’dan birkaç yüz kilo taş-toprak örneği getirilmesini sağlamasıydı. Hemen belirtelim, Dünya-dışı gök cisimlerindeki toprak Dünyadakinden oldukça farklı; daha ziyade çeşitli sertlikte ve yoğunlukta kaya parçaları ile, kaya tozlarından oluşmakta. Burada ‘toprak’ sözcüğü zorunlu olarak kullanıldı. Ayın Dünyaya bakan yüzeyinin farklı bölgelerinden toplanan bu kaya ve toprak örnekleri bilim insanları tarafından elli yıldan beri incelenmekte.
Bu arada belirtmek gerek, Ay toprağı, Apollo araçlarının yanı sıra, 1970’te Ay’a indirilmesi başarılan Sovyet Luna 16, Luna 20 ve Luna 24 araçlarıyla da, birkaç on gram seviyesinde de olsa, Dünyaya getirilebilmişti.
Uzaya gönderilen araçlarla, bugüne kadar Güneş rüzgarlarından, kuyruklu yıldızın toz kuyruğundan ve bir asteroidden de numuneler toplandı. Yakında, bunlara yenilerinin eklenmesi beklenmekte.
Mars, en fazla araç gönderilmesine rağmen, henüz kaya, toprak numunesi getirilememiş bir gök cismi. Ancak, Marstan taş-toprak numunesi getirmek için, NASA ve ESA (Avrupa Uzay Ajansı) tarafından planlar yapılmış durumda.
Mars’ın mineral yapısı, bugüne kadar, yörüngesinde dolandırılan araçlarla ve yüzeyine indirilen laboratuvar-araçlarla incelendi. Phoenix, Viking, Pathfinder, Opportinity, Spirit, Cruosity ve InSight yüzeye indirilen araçlardan.
Curiosty
(NASA/JPL-Caltech; universe today)
NASA’nın Dünyaya toz örneği getiren son aracı Genesis’ti (Yaradılış). Uzaya Güneş rüzgarlarından parçacık toplamak üzere, 2001’de gönderilen bu araç Dünyaya dönmeyi başardıysa da, yere çarparak parçalandı. Dolayısıyla, topladığ toz örnekleri-biraz-Dünya tozuna bulandı !
Genesis
(Kaynak: NASA/JPL; universetoday.com)
Madde örneklerini inceleyen araştırmacılar, yine de, uzaydan toplanan toz parçacıkların bir kısmını ayırdetmeyi başardı. Bu parçacıkların analizinden, Dünyanın Güneşi oluşturandan farklı bir bulutsudan oluşmuş olabileceğini ileri sürdüler. Bu, bilim insanlarının beklemediği bir olasılıktı !
NASA’nın aracı Stardust (Yıldıztozu) kuyruklu yıldız Wild 2’nin kuyruğunun içinden 2004’te geçti. Topladığı toz parçalarını Dünyaya getirmeyi başardı. Bu toz parçaları üzerinde gerçekleştirilen incelemerde, bunların geçmişte Güneş tarafından püskürülen madde parçacıkları olduğu belirlendi.
Son örnek toplama uçuşunu JAXA (Japonya Uzay Ajansı) yaptı. Hayabusa adlı aracın maceralı bir yolculuğundan sonra, çok çok az miktarda (mikrogram seviyesinde) da olsa, asteroid Itokawa’nın toz parçacıklarının Dünyaya getirilmesi başarıldı.
Halen iki numune getirme uçuşu sürdürülmekte. Bunlardan ilki JAXA’nın asteroid Ryugu’ya gönderdiği araç Hayabusa 2. Diğeri, NASA’nın asteroid Bennu’ya gönderdiği araç OSIRIS-REx.
Marsın uydularından toprak numunesi getirilmesi de üzerinde çalışılan hedef-planlardan.
Marstan kaya-toz numuneleri nasıl getirilecek (Mars Sample Return Mission) ?
Gönderilen araçlarla gerçekleştirilen malzeme araştırmalarının yanı sıra, Dünyaya ulaşmayı başarmış Mars kayaları da mevcut. (Bunlar, Dünyaya, ‘bir arkadaşıma bakmak için uğrayanlar (!))
Marsa çarpan, yeterince büyük, göktaşlarının Mars kabuğundan kopardığı kaya parçaları, Marsın zayıf gravitasyon kuvetinin de izin vermesiyle, uzaya saçıldı. Şüphesiz, bu boyuttaki olaylar milyonlarca yıl önce meydana geldi. Bunların çok az bir kısmı Dünyaya da ulaşabildi. Bugüne kadar, mineral yapısına bakılarak ve yaşı tarihlendirilerek, bu göktaşı parçalarının yirmi kadarı bulunup belirlenebildi. (Bunlardan internette satılanlar dahi mevcut !)
Bilim insanlarının, bunlara rağmen, Marstan kaya parçası getirmeyi istemeleri, kendi belirleyecekleri bölgeden, kendileri tarafından belirlenecek kaya parçalarını incelemek istemelerinden kaynaklanmakta. Marsta mikroskobik yaşam varlığının araştırılması, halen, önem ve önceliğini koruyan bir hedef.
Marsa araç indirerek gerçekleştirilen yaşam izi araştırmalarından elde edilen sonuçlar, Marsta yaşamın varlığına karar vermek için henüz yeterli olamadı. Araçların üzerindeki laboratuvarların kapasitesi bu konuda sonuç almaya henüz yeterli olamıyor !
NASA araştırmacıları, bir dönem Marsta mevcut olan okyanusun suyunun %87’sini kaybettiği sonucuna vardı. Geriye kalanı da toprak altında buz kütlesi durumunda.
Mars okyanusu (temsili)
(Kaynak: NASA/GSFC; universetoday.com)
Marstan toz parçası getirme planlarından biri SCIM’di (Sample Collection for Investigation of Mars ). Mars atmosferinin alçak seviyelerinde dolaştırılacak bir araçla toz numunelerinin toplanarak Dünyaya getirilmesi planı, 2001’de gündeme geldi, ancak, uygulamaya konamadı.
Halen NASA ve ESA, Marstan kaya-toz numuneleri getirmek için ayrı planlar üzerinde çalışmakta.
ESA’nın ExoMras gezgini ve Rusya’nın iniş platformu (temsili)
(Kaynak: ESA/ATG medialab; universetoday.com)
NASA, Marsa 2020’de ulaştırmayı planladığı, ‘Mars 2020’ adlı gezginiyle, öncekiler gibi, kaya-toz numuneleri toplayacak ve paketleyecek. ESA tarafından 2020’de yola çıkarılması beklenen Mars gezgini Rosalind Franklin ile, yüzeyden numuneler toplamayı deneyecek. Toplanacak bu numuneler, daha sonra alınmak üzere paketlenecek.
Toplanacak bu numuneler Dünyaya nasıl ulaştırılacak ?
Yüzeyden toplanacak ve paketlenecek numuneler, NASA’nın bir taşıyıcı aracı ile, yüzeyden Mars yörüngesine taşınacak. ESA’nın yörüngede dolaştırılacak bir aracı da, bu nomuneleri Dünyaya taşıyacak; bu kadar basit (!)
ESA’nın Mars gezgini (Fetch Rover), yüzeyde toplanmayı bekleyen numuna tüplerini, 20-30 kilometre yol giderek toplayacak; bunları İniş-Kalkış Aracına götürecek.
Dünyaya dönüş aracı itiş için iyon motorları kullanacak; haliyle, Dünyaya dönüş yolculuğu biraz uzun sürecek. Dünyaya dönüş yolculuğunun başlayabilmesi için, araçların Marsta / Mars yörüngesinde en az birbuçuk yıl kadar beklemeleri gerekecek. Mars-Dünya arasında yolculuk için uygun zaman iki yıllık periyodlarla gerçekleşmekte.
Her şey planlandığı gibi gerçekleşirse, araştırmacıların eline 500 gram kadar Mars taşının-tozunun, 2030’lu yıllarda ulaşması sözkonusu.
Yararlanılan Kaynaklar:
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.