Astronomlar en erken ortaya çıkan yıldızların ışığını belirlemek üzere…! (Astronomers are about to detect the light from the very first stars in the universe…!)
Evrenin tarihi
(Kaynak: Djorgovski et al (Caltech); universetoday.com.)
Evan Gough’un 28 Kasım 2019’da, universetoday.com’da yayımlanan haberinde, Murchison Widefield Array (WMA) radyoteleskobunu kullanan bir araştırma grubunun evrenin en erken dönemde ortaya çıkmış olan yıldızlarını ışığını belirlemeye çalıştıklarını duyurdu.
Belirlenmeye çalışılan bu yıldızlar, evrenin Karanlık Döneminde (Dark Age) ortaya çıktı. Bunların ilk ışığını belirleyebilmek için, araştırmacılar, evrenin karanlık Döneminde baskı olan, doğal hidrojen (neutral hydrogen) sinyalini araştırmakta.
Astrofizikçiler, Büyük Patlamadan (Big Bang) sonra, ilk yıldızları oluşması için bir sürenin geçmesi gerektiğini söylüyor. Büyük Patlamadan hemen sonra evren ortamı aşırı sıcaktı; atomların oluşmasını engelleyecek kadar sıcaktı. Atomlar oluşmadan da, yıldızlar oluşamazdı ! Büyük Patlamadan ancak 377,000 yıl kadar sonra evren yeteri kadar şişti (genişledi) ve atomların oluşmasına olanak sağlayacak kadar soğudu. Oluşan atomların çoğu nötr hidrojen ile, az miktarda helyum ve eser miktarda da lityum’du. Bunu takiben, Yeniden İyonlaşma döneminde (Epoch of Reionization) erken yıldızlar oluşmaya başladı.
Araştırmacılar, doğal hidrojenin bu yakalanması zor sinyalini yakalayabilmek için, batı Avustralya kırsalındaki MWA’yı özel olarak güçlendirdiler ve ayarladılar. Bu radyoteleskoptan toplanan veriyi entegre bir süper-bilgisayara (Correlator) aktardılar. MWA, 2048 radyo anteni mevcut olan bir radyoteleskop. Bu ekipman 2013’ten beri gözlemlerde kullanılmakta.
MWA
(Kaynak: MWA Collaboration/Curtin University; universe today)
Araştırma ekibinin araştırmalarının ilk sonuçları Astrophysical Journal ‘da yakında yayımlanacak. Bu araştırma kapsamında, doğal hidrojen sinyalinin gücü ve en düşük seviyesi de belirlenmiş olacak. Araştırmacılardan Jonathan Pober (Brown Üniversitesinde fizik doçenti), gerçekleştirilecek bu belirleme ile, kozmik Karanlık Dönemin gerçekleştiği ve ilk yıldızların doğmaya başladığı yılların daha hassas olarak belirlenebileceğini söyledi.
Pober, evrenin tarih sürecinin anlaşılmasında, henüz doldurulamamış bazı boşluklar olduğunu söyledi. Karanlık Dönemden sonra tekrar-iyonlaşma dönemi başladı. B dönemde oluşmaya başlayan atomlar, evrende yıldızlar, cüce gökadalar,kuasarlar gibi ilk yapıların oluşmaya başlamasını sağladı. Bu cisimler oluşurken, bunların yaydığı ışık evrenin içinde dağıldı. Bundan sonra, nötr hidrojen yıldızlararası ortamdan kayboldu.
Evrende oluşan ilk yıldızlar bugün evrende mevcut olan yapının yapıtaşlarını oluşturdu. Bu oluşum sürecini daha iyi anlayabilmek ve teoriyi kanıtlayabilmek için, bilim insanları erken dönem doğal hidrojenin sinyalini belirlemek istiyor.
Ancak, başlangıçta 21 cm dalgaboyunda iken, evrenin şişmesi sebebiyle, dalgaboyu önemli miktarda ( iki metre kadar) uzayan bu çok zayıf sinyali belirleyebilmek için, çok hassas dedektörler gerekmekte. Diğer taraftan, bu sinyalin doğal veya insan-yapımı başka sinyallerle kolayca karışması mümkün. Bu sebeple, MWA Avustralyanın diğer radyo yayımlarından uzak, kırsal bir bölgesinde yerleştirilmiş durumda.
Yine de, kullanılan süper-güçlü bilgisayarın bu ‘parazit’ sinyalleri ayıklayabildiği söyleniyor.
Araştırmacılar, mevcut durumda araştırdıkları bu sinyal için alt ve üst limitleri yeniden belirlemiş durumda. İlave araştırmalarla, bu çok zayıf (ve orijinal) sinyali belirlemeyi ummaktalar.
Yararlanılan Kaynak:
Astronomers Are About to Detect the Light from the Very First Stars in the Universe
Bir Kara Delik yıldız doğumunu ne kadar uzaktan tetikleyebilir…? (How far away a Black Hole can boost star birth…?)
9.9 milyar ışık yılı uzaktaki bir gökadanın merkezinde yer alan Kara Deliğin etrafında dolanan sıcak gazın yayımladığı x-ışını (kırmızı)
(Kaynak: NASA/CXC/INAF/R. Gilli et al.; Radio NRAO/VLA; Optical: NASA/STSc; space.com)
Samanthta Mathews tarafından, space.com’da 30 Kasım 2019’da yayımlanan bir haberde, NASA’nın Chandra x-ışını gözlemevini (NASA’s Chandra X-ray Observatory; uydu) ve NSF’nin VLA’yı (Karl Jansky Very Large Array) kullanan araştırmacıların gerçekleştirdikleri gözlemler sonunda, bir Kara Deliğin, çok uzaklardan etkide bulunarak, birçok gökadada yıldız oluşumunu tetiklediği duyuruldu.
VLA, Kara Deliklerden fışkıran jetlerin içindeki yüksek-enerjili parçacıkların yayımladığı radyo-dalgalarını (mavi) belirlemede kullanılmakta.
Araştırmacılar, bu Kara Deliğin yol açtığı ışımanın bu Kara Delikten bir milyon ışık yılı uzaklıktaki, en az dört gökadada, yıldız doğumunu tetiklemiş olduğunu düşünüyor.
Yıldızlar, gazın ve tozun biriktiği ve belirli bir yoğunluğa ulaştığı, ‘yıldız doğumevi’ (stellar nursery) adı verilen uzay bölgelerinde doğabilmekte.
Araştırma grubundan Marco Mignoli, çok büyük kütleli ve aktif (bir kısım Kara Delik pasif durumdadır) Kara Deliklerin yakın çevrelerindeki maddeyi bir madde-fışkırması (madde-jeti) olarak uzaya ivmelendirdiğini; bu madde jetlerinin yeni yıldız doğumunu tetikleyebilidiğini söyledi.
Araştırma grubunun lideri Roberto Gilli (National Institute of Astrophysics (INAF), Bologna, İtalya) bu keşfin heyecan verici olduğunu söyledi.
Araştırmacılar, Kara Delikten fışkıran jetin içindeki parçacıkların, jetin ucında (eriştiği bölgede), etkileştiği uzay maddesi ile birlikte sıcak bir gaz küresi oluşturduğunu, bu gaz küresinin, zamanla şişerek yakındaki gökadalara ulaştığını ve orada şok dalgası etkisi yaparak, yıldız oluşumunu tetiklediğini düşünüyor. Yıldız oluşumunun başlatılabilmesi için, ortamdaki gazı-toz harekete geçirecek bir şok dalgası etkisi de gerekmekte.
Araştırma grubudan Alessandro Peca, Kara Deliklerin her zaman öldürücü olmadığını, bu örnekte de olduğu gibi, bazı durumlarda da yeni yaşamları başlatabildiklerini söyledi.
Yararlanılan Kaynak:
https://www.space.com/black-hole-triggers-widespread-star-formation.html
Borisov geldi…! (Borisov here…!)
Kuyruklu yıldız 21l/Borisov
(Kaynak:Pieter van Dokkum, Cheng-Han Hsieh, Shany Danieli, Gregory Laughlin; space.com)
Güneş sisteminin dışından geldiği ileri sürülen kuyruklu yıldız Borisov, bu hafta, Dünyaya en yakın konumda olacak.
Space.com’da, 27 Kasım 2019’da yayımlanan haberde, Yale Üniversitesinden araştırmacıların, kuyruklu yıldız 21l/Borisov’un, en son aldıkları görüntüleri yayımlandı.
Bu gök cismi amatör bir Rus astronom tarafından, bu yaz belirlenmişti. Kuyruklu yıldız gözlemleri açısından ‘fakir geçen’ son yıllarda, bu gök cisminin keşfi, uzay-kuyruklu yıldız meraklılarını sevindirmişti. Ancak, bu gök cisminin Dünyaya Güneş mesafesinin neredeyse iki katından daha yakına gelmeyeceği, kısa sürede anlaşıldı.
Astronomlar, bu gök cisminin, kendi yıldız sisteminde meydana gelen bir gezegenler çarpışması sonunda, kendi sisteminin dışına savrulduğunu düşünüyor. O artık bizim sistemimizin bir parçası !
Bu son görüntü Yale Üniversitesi astronomlarından Pieter van Dokkum, Cheng-Han Hsieh, Shany Danieli, ve Gregory Laughlin tarafından, 24 Kasım 2019’da çekildi. Kuyruklu yıldızın bugünlerde gözlenebilen kuyruğu Dünyanın çapının yaklaşık ondört katı kadar.
Yine de, bu gök cismini çıplak gözle gözlemek mümkün olamayacak ! Bu gök cisminin katı-çekirdeğinin iki kilometre kadar boyda olduğu ölçüldü.
Yararlanılan Kaynak:
http://www.spacedaily.com/reports/New_image_offers_close_up_view_of_interstellar_comet_999.html
Astronomlar merkezinde devasa üç Kara Delik bulunan bir gökada belirledi…! (Astronomers Find a Galaxy Containing Three Supermassive Black Holes at the Center)
NGC 6240’ın x-ışını ve görünür ışık la görüntüsü.
(Kaynak: Public Domain, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=99501; universetoday.com)
Evan Gough’un, universetoday.com’da 25 Kasım 2019’da yayımlanan haberinde, bu keşfin, gökada NGC 6240’ın merkezinde yapıldığı duyuruldu.
Astronomlar, bu gökadanın iki-parçalı bir yapıda görünmesinden hareketle, iki gökada birleşiminden oluşmuş olabileceğini bir süredir düşünmekteydi.
NGC 6240, yıldız kümesi Ophiuchus içinde ve 400 milyon ışık yılı uzaklıkta, tozu-bol bir gökada. Avrupa Gözlemevinin teleskobu VLT’yi kullanan araştırmacılar (European Southern Observatory’s (ESO) Very Large Telescope-VLT), bu teleskop üzerindeki 3D MUSE Spektrografını kullanarak bu belirlemeyi yapabildi.
Yapılan araştırmalar sonunda, bu göakdanın iki değil üç gökadanın birleşimiyle oluştuğu belirlendi. Bu üçlü-yapı ilk defa olarak belirlenmiş oldu.
N, S1 ve S2 (olası) Kara Deliklerin yerleri.
(Kaynak: Peter Weilbacher (AIP), NASA, ESA, the Hubble Heritage (STScI/AURA)-ESA/Hubble Collaboration, and A Evans (University of Virginia, Charlottesville/NRAO/Stony Brook University; universetoday.com)
Astronomlar, çok büyük kütleli gökadalarının nasıl oluştuğunu, henüz, yeterince açıklayamamakta. Evrenin mevcut, 13.82 milyar yıllık yaşı, iki gökada birleşmesi de hesaba katılsa, bu devasa gökadaların oluşabilmesi için yeterli görünmemekte.
Görünen o ki, ikiden fazla gökada birleşmeleri dahi gerçekleşebilmiş ! Peter Weilbacher böyle söyledi.
Belirlenen bu üç Kara Deliğin her biri 90 milyon Güneş kütlesinde. Araştırmacılar, çok uzak bir gelecekte, bu üç Kara Deliğin de birleşerek, devasa bir tanesini oluşturacağını düşünüyor. Bu gerçekleştiğinde ortaya çıkacak gravitasyon dalgaları, Kip Throne’nin Nobel Ödülünü ne derece hakketmiş olduğunu da göstermiş olacak !
Yararlanılan Kaynak:
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.