Uranüs (1986, Voyager 2)
(Kaynak: NASA, spacedaily.com)
Miles Hatfield’in spacedaily.com’da, 26 Mart 2020’de yayımlanan haberinde, araştırmacıların, Voyager 2 aracının 34 yıl kadar önce topladığı veriden Uranüs’ün bir sırrını daha ortaya çıkardığı duyuruldu.
Voyager 2, bu tarihte, Uranüsün ‘plasmoid’ adı verilen manyetik ortamından geçerek, bu ortamın bu gezegenin uzaya kaçmasına sebep olabileceği hususunda veri sağlamıştı. Ancak, plazmoidin yapısı ve Uranüs’ün atmosferine etkileri bilinmemekteydi.
Atmosferi olan gezegenlerden, bu atmosferin uzaya kaçmakta oluşu uzun zamandır bilinmekte. Bu bağlamda, Venüs’ün atmosferinden uzaya hidrojen atomları kaçmakta. Güneş, patlamalarıyla uzaya maddesini kaybederken, Mars da, atmosferinin çok büyük bir kısmını uzaya kaybetti. (Dünya atmosferinin varlığını, an az bir milyar yıl daha, büyük ölçüde koruyacağı hesaplanmakta. Dolayısıyla, endişeye gerek yok ! Yine de, Dünya atmosferinin ‘akıllı insan eliyle’ çok daha önce yok edilmesi olası !)
NASA’da uzay fizikçisi olan, aynı zamanda, NASA’nın MAVEN aracı projesinde atmosfer inceleme uzmanı olan Gina Di Braccio, Marsın, 4 milyarlık bir sürede atmosferini kaybederek, nemli bir gezegenden kurak ve soğuk bir gezegene dönüştüğünü söyledi. Galaktik ölçekte, atmosfer kaybının ölümcül ve gözlenebilir sonuçları oluşur.
Bilim insanları, atmosfer kaçışının, gezegeni saran manyetik alan sebebiyle oluştuğunu söylüyor. Bu manyetik alan Güneş rüzgarlarını saptırarak gezegenden uzaklaştırırken, birbiriyle dolaşan manyetik alan çizgileri atmosfer kaçışına yol açan dev boşluklar (glob) oluşturmakta.
Uranüs, diğer gezegenlerden farklı olarak, yana yatmış bir pozisyonda, 17 saatlik bir periyodda döner. Dönme ekseniyle 60 derece açı yapan manyetik alan ekseni, gezegenle birlikte dönerken, bir anlamda kafa sallar.
Uranüs’ün Voyager 2 tarafından ölçülen bu manyetik alanını yakından inceleyen araştırmacılar, gezegenin etrafında silindirik bir ‘plazmoid’in varlığını teyid ettiler.
Uranüs’ün etrafındaki bu devasa plazma, veya elektriklenmiş gaz, gezegenin manyetik alanının yarattığı manyetik-kuyruğun (magnetotail) ucundan parça koparmakta. Yeterli zaman geçtiğinde, kaçan plazmoidler gezegenin atmosferindeki iyonları uzaya transfer eder; atmosferin kompozisyonunu değiştirir. Yeni keşif, Uranüs’ün de, çoğunluğu iyonize hidrojenden oluşan, boyu 204,000 kilometre ve genişliği 400,000 kilometre kadar olan bir plazmoidinin mevcut olmasıydı.
İlginç olan diğer bir husus ise, bu plazmoidin toplanan 45 saatlik verinin içinde, sadece 60 saniyelik bir süreyle kaydedilmiş olması; yani, anlık bir sürede ortaya çıkmış olması !
Bu tespitin Voyager 2 verisinin ilk incelemelerinde belirlenememiş olması bu yüzden.
Yararlanılan Kaynaklar:
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.