Süpernova kalıntısı içinde dolaşan başka bir Güneş Sistemi…! (The Solar System has been Flying Through the Debris of a Supernova…!)

(Kaynak:  universetoday.com)

Güneş  Sistemi, Sütlü  Yol (Milky  Way)  gökadasının merkezi  etrafında, 26  bin  ışık  yılı  kadar  bir  mesafeden,  225-250  milyon  yıl  kadar süren  bir  periyodla  dolanır.

Güneş  Sistemi,  halen  devam  eden  en  son  tura  başladığında  dinozorlar  henüz  ilk  ‘yok  olma’  sürecini  yaşamaktaydı. İnsanlık  ise, henüz ortaya  çıkmamıştı. (Gerçi,  Dünyada  ‘insanlığın’  hala  mevcut  olup  olmadığı  tartışılabilir…!)

Dünyaya  ulaşabilmiş  süpernova  izleri  kayalara  gömülmüş  radyoaktif  madde (Demir-60) kalıntılarından  anlaşılmakta.

Antik  astronomlar  tarafından, bin  yıl  kadar  önce gözlenen Yengeç   Nebulası (Crab  Nebula)
(Kaynak: NASA/ESA/Hubble; universetoday.com)Gökadamızdaki milyarlarca  yıldız, gökadanın  içinde, çoğunluğu  aynı  yönde  olmak  üzere  çeşitli  yönlerde  dolanır.
Astronomlar, Sütlü  Yol’da,  ortalama  her  elli  yılda  bir  süpernova  patlamasının  gerçekleştiğini söylüyor.  Astronomlar,  Gökadamızın  çapının 150,000 ışık  yılı  büyüklükte  (eskiden 100,000  ışık  yılı  kadar  olduğu  söylenirdi; yeni  araştırmalarla  büyümüş  olmalı !) olduğu  dikkate  alındığında, yakınımızdaki  bölgede  bir  süpernova   patlamasının  gerçekleşme  olasılığını  düşük  görünüyor.Dünyaya 400  ışık  yılı  kadar  yakında  gerçekleşebilecek  süpernovaların  ise, birkaç  milyon  yılda  gerçekleşebilecek  olaylar  olabileceği  hesaplanmakta. Yine  de,  Dünyanın  4.5  milyon  yıl  süren  oluşum  sürecinde  bu  yakın-olaylar birçok  defa  gerçekleşti.

Matthew  Simone’nin unversetoday.com’da, 1 Eylük 2020’de  yayımlanan  haberinde, gerçekte, Güneş  Sisteminin  bir  süpernova  bulutunun  içinden  geçmekte  olduğu  ileri  sürüldü !

Güneşin  Sütlü  Yol’içindeki  konumu (temsili).
(Kaynak:  universetoday.com)Yıldızlar  arası  ortamın  bir  boşluktan (vakum  ortamından)  oluşmuş  olduğu  düşünülür. Ancak,  araştırmacılar,  bu  ortamın  gerçekte, hareket  halinde  olan, gaz  ve  toz (Yıldızlararası  Madde-Interstellar  Medium-ISM)  ile   dolu  olduğunu  söylüyor. Bununla  ilişkili  olarak,  Dünya  atmosferinin santimtre  kübünde trilyonlarca  parçacık  mevcut. ISM’nin  metrekübünde  ise  birkaç  tane  parçacığın  mevcut  olduğu  hesaplanmakta. Araştırmacılar, benzer  yıldızlardan  gelen  ışığı  analiz  ederek (dust extinction yöntemi), ışığın  geldiği  yöndeki  ISM  oranını  ölçebilmekte.

Araştırmacılar, Güneş  Sisteminin    yakın  çevresindeki bu (düşük  madde)  ISM  alanlarının  bir  haritasını  çıkardı. Bu  alanlara  Mahalli  Balon (Local  Bubble)  adı  verildi.  Bu  düşük  madde  yoğunluklu  alanların  süpernova  patlamaları  etkisiyle  oluştuğu  düşünülmekte. Dünyanın  da  böyle  bir  baloncuk  ortamı  içinde  bulunduğu  belirlendi.

Güneş  ve  400  ışık  yılı-yakın  yıldızların (Scorpius-Centaurus OB Association; Sco-Cen)  balonlarla  konumları.
(Kaynak:  NASA;  universetoday.com)1997’de, Avrupa  Uzay  Ajansı, Hipparcos  Uydusuyla, yakın  yıldızların  Dünyaya  göre  pozisyonlarını  ve   hızlarını  gösteren  bir harita  hazırladı.
Bu  araştırma  kapsamında, Dünyanın, 5-7  milyon  yıl  önce, Sco-Cen  yıldız  grubuna  oldukça  yakın  olmuş  olduğu  belirlendi.
Araştırmacılar, bu  dönemde  patlayan  birçok  süpernovanın,   Dünyayı  da  kapsayacak  şekilde, 400  ışık  yılı  uzağa  uzanan bir   düşük-madde  yoğunluklu  balon  oluşturmuş  olduğu  sonucuna  vardı. (Bu,  ilk  insanlar  ayağa  kalktığında  atmosferin  daha  temiz  olduğu  anlamına  da  gelebilir !)
Araştırmacılar,  milyonlarca  yıl  önce, denizlerin  dibinde  yaşayan  bakterilerin, süpernovalar  tarafından  sentezlenen  ve  denizlere  toz  halinde  yağan  demir  tozlarını  kullanarak, oluşturdukları  manyetik  kristallerle, kendileri  için  yol-bulma  referansı  görevi  görecek, pusulalı-yollar  oluşturduklarını  söylüyor (GPS’in  ilkel  versiyonu…!)

 

Demir-60  izotobunun,  sadece süpernova  patlamaları  gibi  büyük  galaktik  olaylar  tarafından  sentezlenebildiği  bilinmekte. Araştırmacılar,  demirin  bu radyoaktif  izotobu  olan,  manyetik  minerallerle  ‘seyrüsefer  yapabilen’  bakterinin  1.7-3.3  milyon  yıl  yaşındaki  fosillerini  okyanus   dibindeki  tortu  tabakası  içinde    belirledi. Bu  keşif,  Dünyanın  antik  dönemde,   süpernova  patlamalarıyla  yüzleştiğinin  bir  kanıtıydı. Dünya, Sco-Cen  Yıldız  Grubunun (Sco-Cen  Association) içinden  geçmiş  olmalıydı.

Dr. Anton Wallner (nükleer  fizikçi, Australia  National University)  başkanlığındaki  bir  araştırma  grubu, yarılanma-ömrü  2.5  milyon  yıl  olan ve  demir  mineraline  göre  çok  az  miktarda  mevcut  olmasına  rağmen, Dünyanın  her  yerinde  varlığı  belirlenebilen  Demir-60’ın, Dünyanın  bu  Mahalli  Balon’un (Local  Bubble) hangi  dönemde  içinden  geçtiğinin  de belirlenebilmesini  mümkün kıldığını  söyledi.  Bu  dönem,  Dünya  yüzeyine  ve  okyanuslarına  Demir-60’ın  da  yağdığı  dönemdi.

Antartika’daki  buzullar  üzerinde  gerçekleştirilen  araştırmalarda, Dünya  yüzeyine,  son  yirmi  yılda  da Demir-60 yağmış  olduğu  belirlendi. Bu  durum,  Dünyanın,  halen  bu  Mahalli  Bulut’un  içinden  geçmekte  olduğunu  göstermekteydi. Haliyle,  bu  bulut,  gözle  görünemeyen  bir  bulut (Local  Cloud)!

Güneşin  Mahalli  Bulut  içinden  geçişi.
(Kaynak: NASA;  universetoday.com)Araştırmacılar, okyanus  dibi  tortu  katmanları  üzerindeki  araştırmalarında,  Dünyanın, 33,000  yıldan  beri  bu  Demir-60  içeren  bulutun  içinden  geçmekte  olduğunu  belirlediler.Araştırmacılar, Bu  Mahalli  Buluttaki  Demir-60  da  içeren  maddenin  sadece  %3-6  kadarının  Dünyaya  ulaşabildiğini,  geri  kalan  büyük  kısmının  Günküre (Heliosphere)  tarafından  manyetik  olarak  saptırılarak  uzaklaştırıldığını  söylüyor. NASA’nın  Voyager 1  aracı,  2012’de, Günküre  sınırına  ulaşarak, (bazılarına  göre  onu  geçerek), Güneşin  ‘Manyetik  Etki  Alanının’ dışına (Güneş  Sisteminin  dışına  değil…!)  çıkabilmişti.
Günküre,  bir  anlamda, Güneş  Sistemini  başka  yıldız-sistemlerinin  tozundan,  parçacıklarından  büyük  oranda  korumakta.
Bazı  bilim  insanları, Güneş  Sisteminin  bir  süpernova  patlamasının  tozlarına  maruz  kaldığı  dönemlerde, Dünyada,   dinozor  ölümleri  gibi,  toplu  ölümlerin  (mass-extinction events)  meydana  geldiğini  ileri  sürdüler. Süpernova  patlamalarının  yol  açtığı  şiddetli  uzay  rüzgarları,  Günkürenin  deforme  olmasına (hareket  yönünde  incelmesine)  yol  açarak, daha  fazla  uzay  tozunun  Güneş  Sisteminin  içinde  girmesine  yol  açar.

Günküre (temsili).
(Kaynak: NASA,  universetoday.com)

 

 

Yararlanılan  Kaynaklar:

The Solar System has been Flying Through the Debris of a Supernova for 33,000 Years

%d blogcu bunu beğendi: