Titan’ın denizleri ne kadar derin…? (How deep Titan’ seas…?

Titan’ın denizi Kraken Mare. (Kaynak: spacedaily.com; NASA/JPL)

Blaine Friedlander’in (Cornell News, NY, ABD) spacedaily.com’da 21 Ocak 2021’de yayımlanan haberinde, araştırmacıların, Satürn’ün en büyük uydusu Titan’ın Titan’ın denizlerinin 300 metre kadar derin olabileceğini belirlediği duyuruldu…!

Yüzeydeki sıvı birikintilerinin en büyüğü olan Kraken Mare, sıvı metandan oluşan bir sıvı kütlesi… Araştırmacılar, bu sıvı kütlesinin içinde bir robot-denizaltının, araştırma görevi için, rahatça dolaşabileceğini düşünüyor…

Cornel Üniversitesinden araştırmacı Valerio Poggiali (Cornell Center for Astrophysics and Planetary Science-CCAPS), bu uyduda bugüne kadar, sıvı metan nehirleri (daha doğrusu, ‘akar-sıvıları’) ve gölleriyle Dünya-benzeri bir görünümde olduğunu söyledi… (Arazi yapısı, şüphesiz, Dünyaya Mars kadar benzememekte… Çok daha pürüzlü bir yüzey yapısı…)

Titan’ın Cassini aracıyla gerçekleştirilen incelemelerinde, daha küçük bir su kütlesi olan Ligeia Mare’de zaman zaman görünüp kaybolan bir adanın varlığı da belirlenmişti…

Cassini aracı üzerinde mevcut olan radar kullanılarak gerçekleştirilen ölçümlerde, sıvı-birikintisi Moray Sinus’un derinliğinin 90 metre kadar olduğu ölçülmüştü… Gölleri dolduran sıvının metan oranı yüksek olan metan-etan karışımı olduğu anlaşıldı…

Poggiali, Titan’daki mevcut atmosferin, Dünyanın erken-dönemindeki atmosferin benzeri olabileceğini, bu sebeple, araştırılmasının önemli olduğunu söyledi… Poggiali, ayrıca, Titan’ın atmosferindeki metan gazının, Güneş ışınları etkisiyle, 10 milyon yıl kadar sürecek bir periyodda etana dönüşeceğini düşünüyor…

Yararlanılan Kaynaklar:

https://www.spacedaily.com/reports/Astronomers_estimate_Titans_largest_sea_is_1000_feet_deep_999.html

Virgin Orbit Dünya yörüngesine uydu yerleştirdi…! (Virgin Orbit rocket reaches satellite orbit…!)

Virgin Orbit uydu-taşıyan roketi. (Kaynak: spacedaily.com; Virgin Orbit)

Paul Brinkmann’ın, spacedaily.com’da, 17 Ocak 2020’de yayımlanan haberinde, Virgin Orbit firmasının uçaktan fırlatılan roketle, Dünya yörüngesine mini uydu yerleştirmeyi başardığı duyuruldu…!

Virgin Orbit, Pazar günü gerçekleştirilen bu denemesiyle, yörüngeye mini-uydu yerleştirme hedefine ilk defa olarak, ulaşmış oldu…

Kozmik Kız (Cosmic Girl) adı verilen bir Boeing 747-400 tipi uçakla tasınan roket, ‘LauncherOne’, uçaktan ayrıldıktan sonra, itiş motoru çalıştırılarak, NASA’ya ait br adet ve Üniversitelere ait dokuz adet mini-uyduyu (CubeSat) yörüngeye ulaştırdı…

Firmanın geçen Mayıs ayında gerçekleştirdiği (ticari yük olmadan) fırlatma teşebbüsü, rokette meydana gelen bir arıza sebebiyle başarısız olmuştu…

Bu uydular Eğitim Amaçlı bir proje olan ELaNa (Educational Launch of Nanosatellites) projesi kapsamında gerçekleştirilecek deneyler için fırlatıldı…

Ne diyelim, ‘darısı başımıza’…!

Yararlanılan Kaynaklar:

https://www.spacedaily.com/reports/Virgin_Orbit_rocket_reaches_orbit_satellites_deployed_999.html

*Kara Deliklerin öbür tarafı nereye çıkar…? (Where Do Black Holes Lead…?)

Kara Delik / Solucan Deliği / Beyaz Delik (temsili)

(Kaynak: All About Space magazine; space.com)

Her nedense, Kara Deliklerin ‘ağız kısmı’ndan sıkça bahsedilirken, ‘öbür trafları’ pek bu kadar gündeme gelmez…; ‘Kara Delik-Bilimcilerin’ bu konuda söyleyecek fazla ‘şey’leri olmasa gerek…!

Bu konuyu, ‘All About Space Magazine’den David Crook, 20 Eylül 2019’da, Space.com’da ele almıştı…

‘Bir Kara Deliğe düşüldüğünde (Kara Delik tarafından yutulduğunda), nelerin olabileceği / nelerle karşılaşılabileceği’ kendisine sorulduğunda, Prof. Richard Massey (Institute for Computaional Cosmology; Durham University; Birleşik Krallık) veciz bir şekilde cevaplamış ‘Kim bilir…?’

Kara Deliklerin, içinde ortaya çıkacak ışımanın deliğin ağzından dışarıya kaçamayacak kadar büyük gravitasyon kuvveti oluşturan ortamlar olduğu, yaygın bir şekilde, söylenmekte… Prof. Massey’e göre, Kara Deliğin Olay Ufkunu (Event Horizon) geçen bir cisim (belki) atom-altı parçacıklarına ayrılır, başka bir yere gidemez; sadece, Kara Deliğin kütlesine katkıda bulunur…!

Einstein’in, Genel Görelilik Kuramında önerdiği uzayzamanı (spacetime) gravitasyon eylemiyle birleştirerek ortaya koyuşundan beri, Kara Deliklerin büyük kütleli yıldızların ölüm sürecinde geride kalan küçük fakat çok yoğun ‘şey’ler (remnant) olduğu düşünülüyor…

Bu, geride kalan ‘şey’in kütlesinin Güneşin kütlesinin üç katı kadar olduğu düşünüldüğünde, ortaya çıkan çok büyük gravitasyon kuvveti bu kütlenin kendi içine, bir nokta hacmine kadar küçülecek şekilde çökmesine yol açar…; Kara Delik-Bilimcileri böyle söylüyor… Bu ‘nokta’ oluşumuna ‘tekillik’ (singularity) adı verildi…; Kara Deliğin, sonsuz yoğunluktaki çekirdeği… (Haliyle, süreci başlatan yıldızın kütlesi çok büyüdükçe, ortaya çıkacak Kara Deliğin kütlesinin yanında çapı da büyüyecektir… Kilometrelerle ölçülebilecek bir çap…!

Alman astronom Karl Schwarzschild’ın önermesine göre, ışık dahil bir madde (uzay aracı, astronot, kahve fincanı…!) Kara deliğe Schwarzschild yarıçapından daha yakın bir konuma yaklaştığında, geri dönüşü mümkün olamaz…! Prof. Massey, Kara Deliğin sebep olacağı gelgit dalgalarının (tidal forces) yaklaşan cismin atomlarını ‘spagettification’ (çubuk makarnaya dönüştürme !) adı verilen bir süreç içinde atomlar zincirine dönüştüreceğini söylüyor…! (Bir anlamda, yaklaşmakta olan bir tren katarındaki vagonların sürekli boyda uzayan görünümü…!) Araştırmacılar, başlangıçta neye benzerse benzesin, sonunda maddenin noktasal bir boyuta yoğunlaşacağını söylüyor…; ‘makarna’ görünümünden ‘nokta’ görünümüne nasıl dönüşeceğini açıklamadan…! (Kara Deliğin tam merkezinde fren mekanizması gibi etki yapacak bir ortam/durum mevcut olmalı… Eğer, bir çıkış (terkediş) söz konusu değilse…! Belki de, diğer uçtan (taraftan) bir ‘Kara Işıma’ söz konusu olabilir ki, henüz gözlemlenememekte…)

Bazı bilim insanları Kara Deliklerin ‘Solucan Deliğine’ (Wormhole) bağlanan bir çıkışlarının da mevcut olabileceğini de ileri sürdü…; başka evrene madde transferi yapan tüpler…!

Bu konu Einstein’in de zihnini meşgul etmiş; uzayzamanın farklı noktalarını birleştiren köprülerin mevcut olup-olamayacağı konusunu, 1935’te, bilim insanı Nathan Rosen ile birlikte araştırmıştı… Bu konu, 1980’lerde ivme kazandı; Gravitasyon Dalgalarından Nobel Ödülü kazanan ve Genel Görelilik kuramının etkileri hususunda en önde gelen uzmanlardan biri olan, fizikçi Kip Throne cisimlerin bu tünellerde yolculuk yapıp-yapamayacakları konusunda önemli öngörülerde bulunmuş; Holywood filmi Interstellar’ın (Yıldızlararası) senaryosuna önemli katkılarda bulunmuştu…

Throne, ‘The Science of Interstellar’ (W.W. Norton and Company, 2014) adlı kitabında, bu solucan deliklerinin ve bunlar içinden yolculuğun mümkün olamayacağını söylemişti…

Işık bir Kara Delikten yansıyamadığı / kaçamadığı sürece, içinde nelerin yaşandığını gözlemek pek mümkün görünmüyor…; haliyle, sulucan deliğinin ışığı da…! Zamanın Kara Deliğe yaklaşıldıkça yavaşlayacağı, Kara Deliğin merkezinde ise duracağı öngörüleri dikkate alındığında, Kara Deliklerden (bilgi edinme bağlamında) bir şeyler beklemek-biraz-‘umutsuz vak’a’ gibi görünmekte…; fizikçi Douglas Finkbeiner (Harvard University) (mealen) böyle söylemiş…: (Sinovac aşısı olsa da,) bir astronotun (Cavit aşısını sırası gelmeden yaptırdığı ortaya çıkmış gibi, ‘yüzünün kızarmasının’ (red shift) ötesinde, Kara Deliğe yaklaştığını bile görmek mümkün olamayacak…; bırakın ötesini…!

Bir Solucan Deliği içinden başka Evrene çıkılması mümkün olduğunda, çıkış noktasında başka bir ‘şeye’ (Beyaz Deliğe !) ihtiyaç olacaktır…; metro’ya giriş ve çıkış merdivenleri gibi… Rus bilim insanı Igor Novikov bunu ta 1964’de öne sürmüştü…! Bunun mümkün olabilmesi için, haliyle, Beyaz Deliğin, maddenin ve ışığın geçişine / çıkışına izin vermesi gerekir…; bunun yanında, maddenin (ve ışığın) de girmesini engellemesi gerekir… (Haliyle, diğer Evrende bunu sağlayacak olan da, ‘Anti-Einstein’ (siyah saçlı Einstein) (‘Paralel-Görelilik Kuramı’…!)

Fizikçi Carlo Rovelli ve Hal M. Haggard, 2014’te yayımladıkları bir makalede, Einstein eşitliklerinin sınırlı bir uzayzaman bölgesi dışında, maddenin bir Kara Deliğe düşüp, bir Beyaz Delikten çıkabilmesinin mümkün olacağını ileri sürdüler… Kısaca, Kara Deliklerin yuttuğu madde (uzay aracı, astronot,…) Kara Deliğin ölüm sürecinde bir dönüşeceği bir Beyaz Delikten (başka bir Evrene) çıkabilmesi mümkündü…

Teorik fizikçi Stephen Hawking (Cambridge University), 1970’lerde, Kara Deliklerin kuantum titreşimleri üzerinden (quantum fluctiations) uzaya parçacık (radyasyon) ışıyacağını ileri sürmüştü…!

Hawking, Kara Deliklerin sonsuza kadar var olamayacaklarını ileri sürdü…; enerji kaybeden bir Kara Delik, (milyon/milyar yıl sonra da olsa) bir süre sonra, küçülerek yok olmaya mahkumdu…!

2013’te yayımladıkları bir makalede, Jorge Pullin (Lousiana State University) ve Rodolfo Gambini (University of the Republic ; Montevideo, Uruguay) gravitasyonun Kara Deliğin merkezine yaklaşıılırken artacağını, ancak, Evrenin başka bir bölgesine geçilirken, azalacağını ileri sürdüler… Bu araştırmada, ‘tekillik’ mevcut olmamaktaydı; bu sebeple, içine nüfuz edilemeyen bir ortam a sebep olmamaktaydı… Hawking’in öngörüsünün aksine, ‘Enformasyon’ da kaybolmamaktaydı…

Fizikçiler Ahmed Almheiri, Donald Marolf, Joseph Polchinski ve James Sully, hâlâ, hawking’in görüşünü önemsemekteydi… ‘AMPS Firewall’ veya ‘Kara Delik Firewall Hipotezi’ olarak adlandırılan kuramlarında, bir Kara Delik Olay Ufkunun (Event Horizon) bir ‘ateş duvarına’ döndüğünü ileri sürdüler… Olay ofkuna değecek şey her ne olursa anında yanıp yok olacaktı… Bu durumda, Kara Delikler içinden geçilebilecek birer geçiş-yeri olamazdı; çünkü, hiçbir şey, varlığını koruyarak içine giremezdi…!

Mamafi, bu önerme Einstein’in Genel Görelilik Kuramıyla çelişmekteydi… Olay Ufkunu geçecek bir maddenin / kişinin, serbet düşme yaşayacağı için, gravitasyonun aşırı etkilerini hissetmemesi gerekirdi…  

Hawking, 2014’te yayımladığı makalesinde, Olay Ufkunun (Event Horizon) varlığını kabulden kaçınarak, orada maddeyi yakacak/yok edecek bir ortam olmadığını, gravitasyonel çökmenin sonucu bir ‘ufuk’ (apparent horizon) oluşacağını ileri sürdü…

Bu ‘ufuk’, Kara Deliğin merkezinden kaçmaya çalışacak ışını tutacak / engelleyecek bir ortam olabilirdi…; bir zaman dilimi için var olabilirdi…

Hawking, ‘Kara Deliklerin mevcut olamayabileceğini; gravitasyonel alanların bir özel durumu (metastable bound states) olduğunu’ söyleyecek kadar işi ileri götürmüştü…! Hawking’e göre, bir ‘tekillik’ mümkün olamazdı; Kara Deliğin merkezinde bir madde yoğunlaşması gerçekleşemezdi…

Rovelli ve Francesca Vidotto, geçenlerde, Kara Madde elemanının buharlaşan Kara Delik kalıntısı olabileceğini ileri sürdüler…

Kara Delikler daha pek çok kuramın ileri sürülmesine yol açacak gibi görünüyor… Kara Deliklerin mevcut olamayacağı ispatlanırsa, birilerinin Nobel Ödülünü geri vermeleri gerekebilir…!

(* Bu bir tanıtım yazısıdır. Daha kapsamlı bilgi almak isteyenlere kaynak yazıyı öneririz…!)

Yararlanılan Kaynaklar:

https://www.space.com/where-do-black-holes-lead.html

Vulcan VX770 neden düşmüştü…? (Why Vulcan VX770 had crashed…?)

İngiltere’de (Birleşik Krallık) askeri uçak Vulcan VX770 neden düşmüştü…?

Bu kaza, 20 Eylül 1958’de, bir havacılık gösterisi esnasında meydana gelmiş, RAF SyerstonNottinghamshire’de meydana gelen bu kazada uçakta bulunan dört kişi ile yerde bulunan üç kişi hayatını kaybetmişti…

Gerçi, bu kazanın meydana geliş anı fotoğraf ve filmle yeterince kaydedilmişti; bu kazanın neden meydana geldiği hususunda bir fikir edinmek mümkündü… Herşey, yüzlerce izleyenin gözü önünde yaşanmıştı…!

Bu kazayı tekrar hatırlamamızın sebebi, (resmi) Kaza İnceleme Raporu’nun, hâlâ, Kamuoyuyla paylaşılmamış olması…! Göründüğü kadarıyla, ‘Kamuoyundan Bilgi Gizleme Hastalığı’ medeni-olduğu düşünülen bazı ülkelerde de mevcut…!

Wikipedia’daki ve başka bazı kaynaklardaki bilgilere göre, bu kaza, uçağın sağ kanadının ön-dış kısmının ana yapısında meydana gelen bir hasarlanma sebebiyle gerçekleşti…

Uçuş gösterisi esnasında, yüksek hızla uçan ve ani (sert) manevralar yapan uçağın, yapısal çatlaklar sebebiyle, daha önceden zayıflamış olan bu dış kanat yapısı, uçuş (+atalet) yükünü daha fazla taşıyamayarak parçalandı…

Haliyle, aerodinamik simetrisini (ve dengesini) kaybeden uçağın pilot kontrolunda, uçuşunu sürdürmesi mümkün olamadı…

Kaza incelemesinde görev alanlardan bazı İmalatçı Firma temsilcileri, kanat yapısında meydana gelen çatlamanın motorların sebep olduğu tireşimlerden kaynaklandığını ileri sürdü…

Kaza İnceleme Raporu 21 Nisan 1960’ta tamamlanmış ve yetkililere iletilmiş olsa da, Kamuoyuyla hiçbir zaman paylaşılmadı…; 70 yıl sonra bile…!

Bakım personeli de, önceki prototip uçakta belirlenen çatlakların bu uçakta yeterince takip edilmediği hususunda, (gayrı-resmi ortamda) suçlandı…

*

Özellikle uçuş gösterisi (akrobasi) yapan uçaklar, yapısal olarak, aynı tipteki diğer uçaklardan çok daha fazla zorlanır…; bunlarda, yorulma (fatigue) kaynaklı yapısal çatlakların oluşması çok daha olasıdır… Çeşitli çatlk arama-izleme yöntemleriyle, bu uçakların yapısal bütünlüğünün (integrity) çok daha titizlikle takibi gerekir…!

Aksi halde, uçaktan parça kopması kaçınılmazdır…!

Yararlanılan Kaynak:

https://wiki2.org/en/1958_Syerston_Avro_Vulcan_crash

JWST Güneş Perdesi testini de başarıyla gerçekleştirdi…! (James Webb Unfolds Sunshield successfully…!)

James Webb Uzay Teleskobu (JWST) (Kaynak: NASA/Chris Gunn; universetoday.com)

James Webb, NASA’nın, kendisinden çok şey beklenen, geliştirme çalışmaları yıllardır süren, milyar dolarlık maliyeti katlanan, neredeyse, geleceğe yönelik her uzay araştırması makalesi ona atıfta bulunularak sonlandırılan bir ‘kızılötesi’ teleskop…!

Üretim çalışması tamamlanarak uzaya gönderilme tarihi birçok defa ötelendi…; gerek üretimi ve gereken testleri beklenenden çok daha uzun sürdüğü için; çok hassas (narin) yapısı sebebiyle…

Shawn Dicenza’nın, universetoday.com’da, 15 Ocak 2021’de yayımlanan haberinde, bu teleskobun (en erken) fırlatılma tarihinin 31 Ekim 2021 olacağı duyuruldu…

Güneş-Dünya ikilisinin L2 (Lagrange 2) bölgesine (noktasına değil !) yerleştirilmesi planlanan bu gözlem aracı, Dünyanın perdelemesi ve nispeten büyük ısı kalkanı sayesinde Güneşin kızılötesi ışınlarından korunabilecek…. Bu aracın üzerindeki çok hassas sensörlerin görev yapabilmeleri için, (-) 220 santigrad derece kadar soğuk bir ortamda tutulmaları gerekmekte… Bu araç için biçilen başlangıç ömrü ise beş yıl…

Bu teleskobun Dünyadan 1.2 milyon km kadar uzakta görev yapacak olması sebebiyle, arızalanması durumunda, Hubble Uzay Teleskobu gibi, onarım desteği sağlanamayacak… Bu sebeple, fırlatılışından önce, arıza yapmadan çalışacağı hususunda garanti sağlanması gerekmekte… Hazırlık çalışmalarında çok hassas ve tedbirli davranılması biraz da bu yüzden…

JW’nin gerek bağımsız aynalarının hizalanmalarında, gerekse Güneş Perdelerinin açılıp gerginleştirilmesinde 139 adet elektrikli-hareketlendirici (actuator) ve sekiz adet de elektrik motoru kullanıldı…

James Webb Uzay Teleskobu (JWST) (Kaynak: NASA/Chris Gunn; universetoday.com)

JW’nin beş katlı Güneş Perdesinde Kapton E adı verilen, saç teli kalınlığında, ısıya dayanıklı, bir ‘poliyamid’ (polyimide) malzeme kullanıldı.

JWST, büyüklüğü sebebiyle, uzaya Ariane 5 roketiyle gönderilecek… Bu araçla, Evrenin erken dönemi, öte-gezegenlerin yapısı hakkında gözlem yapılması, çok geniş yörüngelerde dolanan Satün-sınıfı yeni öte-gezegenlerin (belki, 9.Gezegenin de) keşfedilmesi beklenmekte…

JWST için 10+ yıl bekledik… 10 ay daha bekleyeceğiz…!

Yararlanılan Kaynaklar:

NASA… sonunda ‘pes’ etti…! (NASA has given up on trying to deploy InSight’s heat probe…!)

InSight aracının yüzey delme kolu ‘Mole’.

(Kaynak: NASA; universetoday.com)

Evan Gough’un universetoday.com’da, 14 Ocak 2021’de yayımlanan haberinde, NASA’nın, Mars aracı InSight’ın Isı Sondası’nı Mars toprağına daldıracak aracı ‘Mole’ ile ‘kazık çakma’ denemelerine son verdiği duyuruldu.

Almanya’nın DLR firması tarafından tasarlanıp üretilen bu ‘delici’nin (Mole) artık görev yapamaz hale geldiği duyuruldu… Bu gibi başarısızlıklar uzay araştırmalarında zaman zaman yaşanmakta… NASA’nın Galileo aracının ana anteninin tam olarak açılmaması… akla ilk gelenlerden…

‘Mole’ (Heat Flow and Physical Properties Package -HP3), Marsın yerkabuğunda gerçekleşen (aşağıdan yukarıya) ışı akışını ölçmek için tasarlanmış bir araçtı… NASA, InSight (Interior Exploration using Seismic Investigations, Geodesy, and Heat Transport) aracıyla, Marsın dışından ziyade, iç yapısını incelemeyi hedeflemişti. Bu aracın (delicinin) ışı sondasını Mars toprağına (5 metre kadar bir derinliğe) daldırabilmek için NASA uzmanları uzun zamandan beri çözüm aramakta, denemeler yapmaktaydı… Araç beklenenden çok daha sert bir kayaya denk gelmişti…!

NASA’nın Bilim Direktörü Thomas Zurbuchen, ‘bu gibi riskleri göze almak zorundaydık…’ demiş…

Bu ‘delici’ ilk olarak, Mart 2019’da kullanıldığında, birkaç santimetre kadar ilerledikten sonra durmuş, sert bir kaya tarafından engellendiği düşünülmüştü…

Aracın indiği Mars bölgesinin ‘duracrust’ adı verilen bir toprak yapısında olduğu anlaşıldı… Delici aracın başarılı olabilmesi delik içindeki toprakla arasında oluşacak sürtünmeye bağlıydı. Ancak, fazla katı olan toprak açılan delik içinde dolmayarak, bu sürtünmeyi sağlamadı… Delici araç, bir anlamda, kaygan zeminde patinaj yapan tekerlek durumuna düştü… (Evet…; tasarımcılar bu olasılığı düşünememişti…!)

Bu aracı yöneten uzmanlar, delicinin etrafını saran toprağı sıkıştırmak için, mümkün olan her şeyi denedilerse de, aracın kısmi ilerlemesinin dışında, önemli bir başarı sağlayamadılar… Onlar için, oldukça üzücü bir durumdu…!

Şüphesiz, InSight üzerinde, halen görev yapan, başka ekipman da mevcut: sismometre, meteoroloji istasyonu ve Mars çekirdeğindeki demir miktarı araştırma ekipmanı hâlâ çalışmakta… Yine de, yaşanan bu başarısızlık gerek NASA’da ve gerekse DLR’deki araştırmacıları fazlasıyla üzmüş olmalı… !

Halbuki, Sovyetler, Venera (Venüs) aracıyla, Venüs’ün kayalık yüzeyini, daha 1980’li yılların başında, delmeyi başarmıştı…!

At the InSight lander test-bed facility at JPL, engineers sculpt a gravel-like material into a replica of InSight's landing site on Mars. The wood marks the boundaries of the lander's instrument placement zone. Engineers chose the best-looking spot to deploy the Mole, but there were no second chances. Once deployed, the Mole couldn't be removed and inserted somewhere else. Image Credit: NASA/JPL-Caltech/IPGP
InSight’in NASA-JPL’deki modeli. (Kaynak: NASA/JPL-Caltech/IPGP; universetoday.)

InSight (temsili) ( NASA/JPL-Caltech; universetoday)

Yararlanılan Kaynak:

Günün Seçimi: