Cygnus, ISS’den ayrıldı…! (Cygnus departs from ISS…!)

Columbia Uzay Mekiği kazasında hayatını kaybeden kadın astronot (Hint asıllı) Kalpana Chawla’nın adını taşıyan kargo aracı Cygnus (Kuğu) bugün ISS’den ayrıldı…

Northrop Grumman tarafından imal edilen bu kargo araçlarıyla, Uluslararası Uzay Istasyonuna kargo malzemesi taşınmakta… Cygnus araçlarının ISS ile kenetlenmeleri ve ayrılmaları, ISS’nin üzerinde mevcut olan robot-kollarla (Canadarm) gerçekleştirilmekte…

Cygnus aracı, Dünya yörüngesinde baz araştırmalar gerçekleştirdikten sonra, atmosfere girerek yanacak…!

Helikopterde Kuyruk Rotoru ne işe yarar…? (Helicopter’ Tail Rotor… for what…?)

(Kaynak: tolgaozbekcom)

You Tube’de, ‘tolgaozbekcom’ sitesinde yayımlanan bir kaza haberi dikkat çekti…

Bu haber, kısaca: ’31 Aralık 2020’de İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda meydana gelen olayda, Jandarma Genel Komutanlığı’na ait Sikorsky S-70 helikopter yerde indikten sonra taksi yaparken kuyruk ve ana rotorunu aydınlatma direğine çarpmıştı. Olayda maddi hasar meydana gelmişti. ‘ olarak duyuruldu…

You Tube’de yayımlanan bu video’da, S-70 tipi bir helikopterin, aydınlatma direğine çarpma sebebiyle, motorları (ve, haliyle, eksenel dönüş hareketi) durduruluncaya kadar dönüşü ve (kısmen) parçalanması görülmekte…

Helikopterlerin ana rotoru dönerken, Newton (etki-tepki) Kanunu gereği, helikopterin gövdesine bir dönme momenti (tork) uygular… Bu tork, gövdenin düşey ekseni etrafında dönmesine yol açar ki, helikopterin kararlı uçuşunu engeller…

Bu istenmeyen hareketi durdurmak ve kontrol altına alabilmek için, helikopterlere Kuyruk Rotoru (veya, bu görevi yapacak bir itki sistemi) eklenir…

Kısaca, Kuyruk Rotorunun dönme hızı değiştirilerek, helikopterin yön değiştirmesi veya kararlı olarak düz uçuşu sağlanır…

Bir sebepten, bu rotor arızalanırsa (çarpma, pal kopması,…) helikopterin başlayan eksenel dönüşü, genelde, durdurulamaz… Haliyle, kontrolu kaybedilir…

Kısaca, Kuyruk Rotoru helikopterlerin ‘zayıf noktası’dır…! Kirk Douglas’ın iyi bilinen filmlerinden biri olan ‘Lonely Are the Brave / Yalnız ve Cesur (1962)’nin bir sahnesinde, helikopterlerin bu ‘zayıf noktası’ uygulamalı olarak gösterilir…!

Kısaca, ‘küçük ihmaller büyük sonuçlar doğurur’… Bu havacılıkta da böyle…!

Bu helikopterin yerdeki konum değiştirmesi (konumlanması) esnasında, pilota yardımcı olacak kimse yok muydu ?

Kaza incelemesi esnasında, herhalde, bu konu da incelenecektir…

(Tabi, her zaman olduğu gibi, inceleme sonucunu bizler bilemeyeceğiz…!)

Yararlanılan Kaynak:

Meteor…İspanya’da…! (Fireball over Spain …!)

İspanya göklerinde parlayan meteor… (Kaynak: Skaywatch Media)

2 Ocak 2021, sabaha karşı, bir meteor budefa İspanya gökyüzünü aydınlattı…

Yeternce parlak olan, ancak, biraz kısa süren bu gök olyın yol açan göktaşının atmosfere, 113 kilometre yükseklikten, saatte 230,000 kilometre hızla daldığı hesaplandı…Işıma 58 km kadar bir yükseklikte sona erdi…(Dünyanın çevresini yaklaşık on dakika içinde dolanmaya yetecek kadar bir hız…)

SMART (Southwestern Europe Meteor Network-SWEMN) projesinin faaliyeti kapsamında görüntülenen bu meteor, Sevilla, La Sagra (Granada) ve La Hita’daki gözlem istasyonları tarafından görüntülendi…

Yararlanılan Kaynak:

https://www.earthfrenzyradio.com/fire-in-the-sky/4716-fireball-brighter-then-the-moon-over-southern-spain

Bir Kahverengi Cüce ilk defa doğrudan görüntülendi…! (A direct image of a Brown Dwarf, firstly…!)

Kahverengi Cüce HD 33632Ab Sistemin yıldızı merkezde ve perdelenmiş (+) durumda. (Kaynak: universetoday.com)

Universetoday.com’da 30 Aralık 2020’de, Andy Tomaswick tarafından yayımlanan bir haberde, bir Kahverengi Cüce’nin, ilk defa olarak, doğrudan görüntülendiği duyuruldu…!

Kahverengi Cüceler, sönük ve ‘minik’ yıldızlar; daha doğrusu, ‘yıldızımsılar’…!

Bugüne kadar varlığı belirlenen öte-gezegenlerin (exoplanet) çok az miktarı doğrudan görüntülenebildi… Yıldızın parlak ışığı, yörüngesinde dolanan gezegenlerin görüntülenmesini zorlaştırır ya da imkansız kılar (şüphesiz, bugünkü teknolojiyle)…

Eğer, gezegenin/gezegenlerin dolanma düzlemi nispeten Dünya istikametine dikse, bu gezegenlerin bir kısımın görüntülenmesi mümkün olabilmekte; yıldız ışığı perdelenerek…

Kahverengi Cüceler, astronomi dünyasında, bir gezegenden ziyade, sönük bir küçük yıldız ya da bir ‘yıldızımsı olarak kabul edilmekte… Kaynak haberde bunlar için ‘bir öte-gezegen türü’ olarak ifade edilmiş olsa da, bu niteleme çok doğru olmamış…! Bir yıldız ile bir gezegen arasındaki temel fark, kendi ışımasını yapıp yapamaması…

Şüphesiz, yıldızına çok yakın bir yörüngede dolanan ‘sıcak gezegenler’ (örnek olarak, bir sıcak(hot) Jüpiter) neredeyse bir yıldıza benzer şekilde ışıma yapabilse de, yine de, bu ışıma yakınındaki yıldız sayesinde mümkün olabilmekte…

Böylece, bu sınıfa giren bir , ‘nev-i şahsına münhasır’ bir gök cismi de, böylece görüntülenmiş oldu…

Yıldızbilimciler, kahverengi Cücelerin, yıldızlar-altı sınıfta (substellar) gök cisimleri olduğunu söylüyor…Kütlelerinin yeterince büyük olmaması sebebiyle, çekirdeklerinde nükleer bir reaksiyonu (fusion) başlatamayan, dolayısıyla da, bir yıldız gibi parlayamayan gök cisimleri… Yine de, bu gök cisimleri Jüpiterden bile çok çok büyük…

Subaru (Japonya’da) ve W.M. Keck (Anuakea, Hawaii) Teleskoplarının kabiliyetleri birlikte kullanılarak görüntüsü alınan bu gök cisminin, Jüpiterin 46 katı bir büyüklükte olduğu belirlendi…

Bu gök cisminin içinde bulunduğu yıldız sisteminin HD 33632 yıldızı, Güneş benzeri, ana akım tipinde bir yıldız… Bu Kahverengi Cüce HD 33632Ab, yıldızını 20 AU (Merkür-Plüton mesafesi) uzaklıktaki bir yörüngeden dolanmakta (1AU= Dünya-Güneş mesafesi)…

Graphic depiction of the sizing of brown dwarf planets compared to planets and other stars.
(Kaynak: NASA)

Yararlanılan Kaynaklar:

Bu ayın önemli astronomi olayları… (Some astronomical events in January…)

Bu Pazar, 3 Ocak 2021günü Dünya Güneşe en yakın konumda olacak…; (ayazda !) kemiklerinizi ısıtmaya bakın…!

Dünya Güneşe 147.093 milyon km kadar yaklaşacak.. Dünya, yörüngesinde, Güneşten ortalama 150 milyon km (1 AU) uzaklıktan dolanmakta… Yerüzündeki (bölgesel) ısınma miktarı, Dünyanın Güneşe yakınlığından ziyade, (bölgesel olark) maruz kalınan Güneş ışığının süresine bağlı… Yazın, Kuzey yarıkürenin daha fazla ısınması bu yüzden…! Chris Vaughan böyle söylüyor; spacecom’da 1 Ocak 2021’de yayımlanan yazısında…

3 Ocak 2021’de (gündoğumundan önce) Quadrantids meteor yağmuru maksimum seviyeye ulaşacak (sabah 6:00’da)…!

Adını geçmişteki Mural Quadrant takım yıldızından alan bu göktaşı yağmuru, yıllık olarak, 30 Aralık-12 Ocak döneminde gerçekleşmekte… Kısaca, Dünya, yörüngesinde dolanırken, bu göktaşı bulutunun içinden geçmekte… Atmosfere dalan bu göktaşı tanecikleri de ‘kayan yıldız’ görünümüyle ışımakta… En yoğun anında, saatte 50-100 ışıma olarak…

Quadrantids meteor yağmurunun kaynağı asteroid 2003EH… Bu göktaşı yağmurunun saçılma merkezi, kabaca, ‘Büyük Maşrapa’ (Büyük Cezve; Büyük Ayı değil…!) takımyıldızının sapının ucu bölgesi… Ay’ın gökyüzünde parlayacak olması sebebiyle, bu gözlemi-biraz-olumsuz etkileyecektir…

4 Ocak 2021, Pazaretesi geceyarısında Ay ve asteroid Vesta aynı teleskop ekranında (fotoğraf karesinde ) Ay’ın 4 derece sol-aşağısında olarak, sonra da sağ yukarısına doğru hareket ederek, kaydedilebilecek… Hemen belirtelim, 7.1 kadirde parlayacak olan Vesta’yı çıplak gözle gözlemek mümkün olamayacak; çok küçük ve soluk görüneceği için…
9 Ock 2021’den itibaren Merkür, batı ufkunda, Jüpiter ve Satürn’le birlikte (sol altta) gözlenebilecek… Gerek bu ciimlerin ufuk çizgisine yakın konumda olmaları ve gerekse Güneş ışınlarının gökyüzünü aydınlatması sebebiyle, kısa sürecek, dikkatli bir gözlem gerektirecektir… Güneş battıktan hemen sonra, dürbünle yapılacak bir araştırma gözlemi kolaylaştırabilir… (Güneşe, asla, dürbünle bakılmamalı…; gözde kalıcı hasara sebep olabilir…!) Merkür Güneşle Dünya arasında konumlanırken, Jüpiter ve Satürn Güneşin arka bölgesinde (ve, haliyle, çok daha uzakta) konumlanmış durumda…
11 Ocak 2021’de, gündoğumundan önce, Venüs, doğu ufkunda, Ay ile yakın konumda görünecek; şüphesiz, takibedecek sabahları da…!

14 Ocak 2021’de, Uranüs Marsa yakın konumda olacak… 5.75 kadir prlaklıkta görünecek Uranüs’ü çıplak gözle gözlemek, bazı uygun gözlem şartlarında, mümkün olabilir; en azından dürbünle ve teleskopla gözlenebilir ve fotoğrafla kaydedilmesi düşünülebilir…

Yararlanılan Kaynak:

https://www.space.com/16149-night-sky.html

Voyager araçlarının son keşfi…! (Last discovery of Voyager probes…!)

NASA’nın derin uzaya gönderdiği araçlar. (Kaynak: NASA)

Geçen elli yıl içinde NASA Güneş Sisteminin dış gezegenlerini ve derin uzayı araştırmak için, birkaç uzay aracı göndermişti… Bu araçlar Pioneer(Öncü) 10, 11 ve Voyager 1,2 araçlarıydı… Bu araçların görevi, yörüngeleri itibariyle, yaklaşabildikleri dış gezegenlerin (Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün) incelenmesine ilave olarak, derin uzayın incelenmesiydi…

Güneşten uzakta görev yapacakları için, ihtiyacı olan elektriği, üzerlerinde taşıdıkları, (mini) Nükleer Jeneratörlerden (Radioisotope Thermo Electric Generator) karşılayan bu araçlar, yeterli enerji üretebildikleri süre için görev yaptılar ve yapmaktalar…

Haliyle, önce, yolculuğu ilk olarak başlatılan Pioneer 1 ve ‘2’nin çalışması sona erdi; nükleer yakıtın etkin kullanılabileceği sınırlı bir süre olduğu için…

Özellikle Voyager 1’in yolculuğu bu sitede daha önce detaylı bir şekilde anlatılmıştı… İlgi duyanlar bu yazılara ‘Voyager 1’ sorgulamasıyla ulaşabilir… Voyager 1, Voyager 2’den daha da hızlı bir araç olarak, Dünyadan uzaklaşmakta, ‘liderlik’ bayrağını elinde tutmakta…

Herne kadar NASA, ‘Voyager araçlarının Güneş Sisteminin dışına çıkmayı başardığı’ (ucuz) söylemini 2013’ten beri sürdürse de, bu araçların, ‘gravitasyonel etki ve maddi varlığı’ anlamında, Güneş Sisteminin sınırına ulaşabildiği günü görmek, biz ‘fani kullara’ nasip olabilecek bir şey (süre) değil…! Bazı uzmanlar, araçların bu noktaya (bölgeye) ulaşabilmesi için, en az 17,000 + yıl gerektiğini söylemişti… Astronom, Prof. Dr. Ethem Derman da, You Tube’de yakın geçmişte yayımlanan bir (Astro Bilgi Evde) söyleşide, bu sınırın, Güneşe en yakın yıldızla arada kalan bölgenin (kabaca) yarısında olduğunu söylemişti…! NASA’nın ileri sürdüğü ‘sınır’, şüphesiz, Yıldız Rüzgarlarının ‘bilek güreşi’ yaptığı sınır; elektromanyetik etki sınırı…

Zaten, aşağıdaki (daraltılmış) uzaklık çizgisine bakıldığında, halen, 153 AU uzaklığa ulaşabilmiş olan Voyager 1 aracının Güneş Sistemi içindeki yerini kolayca anlamak mümkün… ‘Yıldızlararası ortam’ (Interstellar Space) olarak adlandırılan ortamın ‘Sistemler arası’ bir ortam olmadığı hususu açık; tabi, önemseyene…!

*

Gelelim yeni keşfe…:

Voyager araçları yeni bir tip ‘elektron fışkırması’ (electron burst) keşfetti…!

Sciencedaily.com’da, 3 Aralık 2020’de yayımlanan bu haberde, fizikçilerin, keşfedilen bu ‘hızlandırılmış’ elektronların (22.5 milyar km; 150+ AU uzalıktaki) Güneşten fışkıran kozmik ışınlarla ilgili (kaynaklı) olduğunu söylediği vurgulandı… (‘Kozmik ışınları’ başka yıldızlardan / yıldızlar arası ortamdan gelen ışınlar olarak bilirdik…!)

Iowa Üniversitesinden araştırmacıların yönettiği bir araştırma grubu, daha önce, Güneş patlamalarının oluşturduğu şok dalgalarının kozmik ışınlar içindeki elektronları hızlandırdığını belirlemişti…

Voyager 1 ve ‘2’ aracı üzerindeki ekipman (instruments) bu fizik olayını bulundukları ortamda belirledi… (Voyager 1 aracının gönderdiği sinyaller Dünyaya 21+ saatte ulaşabilmekte…!)

Araştırmacılar, yeni belirlenen bu elektron hızlanmalarının elektronların hızını, neredeyse ışık hızına yakın bir hıza ulaştırdığını söylüyor…; onları hızlandıran şok dalgasının hızının 670 katına…!

Yapılan ölçümlerde, daha sonraki günlerde, düşük enerjili elektronların oluşturduğu plazma dalgası titreşimlerinin (plasma wave oscillations) Voyager araçlarının sensörlerine ulaştığı belirlendi… Bazı durumlarda da, şok dalgası, bir ay kadar sonra ulaştı…

Güneşte ortaya çıkan ve hızı saatte 1.6 milyon km’ye ulaşabilen, ‘Güneş Tacı Kütle Püskürmeleri’nin (Coronal Mass Ejections) yol açtığı şok dalgaları, yaklaşık bir yıl süren bir yolculukla, Voyager araçlarının bulunduğu bölgeye ulaşabilmekte… (Bu dalgaların ulaştığı bölgeyi ‘yıldızlar arası ortam’ olarak tanımlamak, ayrıca, açıklama gerektirmekte…!)

Prof. Don Gurnett (Iowa University), bu bölgeye ulaşan şok dalgasının, Voyager araçlarının etrefındaki manyetik alan çizgileriyle temas edince, kozmik ışın elektronlarını yansıtarak hızlandırdığını söylemiş… Voyager araçlarının ölçtüğü ‘elektron hızlanması’, bunlar…

Bu bulgular, (Elon Musk’ın aklına uyarak !), uzun süreli uzay yolculuklarına çıkacak astronotların, Dünyadakilere kıyasla, maruz kalabileceği çok güçlü kozmik ışınların anlaşılabilmesi açısından önemli…!

Fizikçiler, bu elektronların, şok dalgalarının ucunda yoğunlaşan manyetik alan tarafından saptırıldığını ve bu şok dalgasının hareketi sebebiyle hızlandırıldığını düşünüyor…

Fizikçi J.R. Jokipii ve Jozsef Kota, 2014’te yayımladıkları bir makalede, şok dalgalarının iyonları (elektrik yüklü atom parçacıklarını), manyetik alan çizgileri boyunca hızlandırabileceğini teorik olarak ileri sürmüşlerdi… Voyager raçları bu teorik-önermeyi, ‘yıldızlar arası ortamda’ da deneysel olarak doğrulamış oldu…

Bugün, ‘derin uzay’ hakkında bilinenler büyük oranda NASA ve Voyager araçları sayesinde…!

Voyger araçlarının 2025’e kadar veri göndermesi beklenmekte… Daha sonrasında, derin uzayda, bölgesel gravitasyon kuvvetleri etkisi altında, evrende var olan bir ‘akıllı yaşam’ın kanıtı olarak yolculuklarını sürdürecekler…

Yararlanılan Kaynaklar:

https://www.sciencedaily.com/releases/2020/12/201203094537.htm

https://voyager.jpl.nasa.gov/

(Bugünün seçimi)