
Spacedaily.com’da 28 Temmuz 2021’de yayımlanan bir haberde, Ana Asteroid Kuşağında (Main Asteroid Belt) yer alan 203 Pompeja ve 269 Justitia’nın, bu kuşakta yer alan cisimlerden çok daha ‘kızıl bir spektrum’a sahip olduğunun belirlendiği duyuruldu… Ana Asteroid Kuşağı Mars ile Jüpiter arasında yer almakta…
Bu keşif, ISAS JAXA araştırmacısı HASEGAWA Sunao liderliğinde, MIT, Hawaii, Seoul, Kyoto Üniversitelerinden ve Laboratoire d’Astrophysique de Marseille’den bir ekip tarafından gerçekleştirildi… Bu asteroidlerden yansıyan ışık, asteroid kuşağındaki en kırmızı cisimler olan, D-tipi asteroidlerden daha dik bir spektral eğim (steeper spectral slope) göstermekte… Güneş Sistemindeki Trans-Neptunian Cisimleri ve Centaurus cisimleri de çok kızıl bir spektrum oluşturmakta…
Gök cisimlerinin yayımladığı/yansıttığı ışığın spektrumu bu cisimlerin yüzeylerindeki madde ile ilişkili… Yüzeyde mevcut olan karmaşık organik madde yansıyan ışığın kızıl bir spektrum oluşturmasına sebep olur…
Gezegen-bilimciler, bu gök cisimlerinin, Güneş Sisteminin oluşumu aşamasında, Sistemin derinliklerinde (sınırında-near the edge…deyemedik!) oluştuktan sonra bu Asteroid Kuşağı bölgesine taşındıklarını söylüyor…
Gezegenlerin ve gezegenimsilerin (planetesimals) Yıldız/Güneş Sistemi içinde, zamanla, yer değiştirebildiği yıldız/gezegen-bilimciler (astrophycisists) tarafından ileri sürülmekte… Bu gök cisimleri de, oluştukları dış bölgeden Jüpiterin yörüngesinin daha içine taşınmış…
Astrophysical Journal Letters’ta (American Astronomical Society-AAS), 26 Temmuz 2021’de yayımlanan bu makalede, Dünya gibi büyük gezegenlerin zamanla çekirdek, manto, yerkabuğu gibi katmanlara ayrılırken, Güneş Sisteminin ilk oluşum devresine ait verinin kaybedildiğini, bu verinin ancak, ilkel durumunu koruyabilmiş bu gibi gök cisimlerinde (asteroid,…) korunabildiğini söylüyor…
Dünyaya sıradan (ordinary) veya kondrit (chondrite) yapılı meteorit olarak düşebilen bu gök cisimleri, orijinal yapısını koruyabilmiş bu gök cisimlerinden gelmekte… Gezegen-bilimciler, sıradan kondrit yapılı meteoritlerin Güneş Sisteminin iç bölgesinde oluştuğunu düşünüyor… Karbonlu kondritler ise ‘Su Buzu/Karı Hattı’nın ötesinde oluşmuş… ; Güneş ışığının ulaşabilme kabiliyeti ile ilişkili olarak…
Bu ‘ilkel’ (madde içeren) cisimler Dünyadan 2.1-3.3 AU uzaklıktaki Ana Asteroid Kuşağı içinde yer almakta… Bu arada, Mars Dünyadan 1.5 AU, Jüpiter ise 5.2 AU (Astronomi Birimi=150 milyon km) uzaklıkta…
Sıradan kondirit meteorit oluşturan (fırlatan) asteroidler S-Tipi olarak sınıflandı… Japonya Aracı Hayabusa’nın incelediği asteroid 25143 Itokawa bunlardan biri…
Karbonlu-kondrit içerem asteroidler ise C tipi olarak adlandırıldı… Yine Japonya’nın Hayabusa2 aracı tarafından incelenen asteroid 162173 Ryugu bunlardan biri…
S-tipi asteroidler Ana Asteroid Kuşağının iç bölgesinde yoğunlaşmışken, C-tip asteroidler, genelde, dış bölgesinde yoğunlaşmış… Bu yerleşim şekli asteroidlerin zamanla bölge değiştirdiğini de göstermekte…
Asteroid Kuşağının dışında Cybeles (3.3-3.7 AU) adı verilen D-tipi küçük asteroidler…Bu tip asteroidler, 3.7-4.2 AU uzaklıkta yer alan Hilda Grubundaki asteroidlerin de büyük bir kısmını oluşturmakta… Jüpiterin Trojan asteroidleri ise 5.2 AU uzaklıkta yer almakta…
Tagish lake meteoriti, D-tipi olarak, en ilkel yapıda olduğu bilinen bir karbonlu-kondrit meteoritti…
D-tipi asteroidler, ışık spektrumu kuyruklu yıldız çekirdeklerine benzeyen, su ve karbon dioksit buzu içeren gök cisimleri…Gezegen-bilimciler, bu gök cisimlerinin, karbon dioksitin donduğu ‘Karbon Dioksit Buzu Hattı’nın ötesinde (Güneş Sisteminin daha derin bölgesinde) oluşmuş olduğunu düşünüyor…
Araştırmacılar, spektroskopi incelemelerinde, boyu 110 km kadar olan 203 Pompeja’nın d-tip asteroidlerden daha kızıl bir spektrum gösterdiğini belirledi…
55 km boydaki 269 Justita’nın kızıllık derecesinin 203 Pompeja ile aynı olduğu belirlendi… ; D-tipi asteroidlerden daha fazla bir kızıllık…dış Güneş Sistemindeki asteroid grubu Centaurs’un kızıllığı seviyesinde… Bunlar gibi, Neptün-ötesi bölgede yer alan ve ışığı kızıl spektrum gösteren bu gök cisimlerinin yüzeyi , metan ve metanol buzu da içeren organik bileşiklerle kaplı…
Uzmanlar, ayrıca, D-tipi asteroidlerin Karbon Dioksit Buzu/Karı hattının ötesinde oluşmuş olduğunu söylüyor…
Bu belirgin hatlar , Güneşten uzaklığa göre ve sırasıyla ‘Su Buzu/Karı Hattı, Karbon Dioksit Buzu/Karı hattı ve Organik Madde Hattı…
Araştırmacılar, Güneş Sisteminin oluşum sürecinde, ortaya çıkan gök cisimlerinin bulundukları bölgelerde kalmayıp, zamanla bölge değiştirdiğini söylüyor…Jüpiter yer değiştiren bu gök cisimlerinden biri…
Son belirlemelere göre:
D-tipi asteroidler Güneş Sisteminin iç bölgesinde oluştu…Zamanla, bu asteroidlerin bir kısmı Ana Asteroid Kuşağına ve hatta Trojan Asteroidleri bölgesine savruldu…
Kızıl Spektrum gösteren asteroidler (Centaurs’lar,…) Güneş Sisteminin dış (Neptün-ötesi) bölgesinde oluştular… Bu sebeple, bu tip gök cisimleri Ana Asteroid Kuşağı ile Trojan Asteroidleri grubu arası bölgede çok daha az oranda yer almakta…
Araştırmacılar, 203 Pompeja ve 269 Justita’nın Güneş Sisteminde, uzaktaki organik-buz hattının da ötesinde oluştuğu, daha sonraki süreçte Ana Asteroid Kuşağına savrulduğunu söylüyor…
Yakındaki bu cisimler araştırılarak ve gözlenerek, incelemek amacıyla çok uzaktaki bölgelere/cisimlere, (bazen de mevcut teknoloji ile gerçekleştirilmesi mümkün olmayan) yolculuklardan, masraftan ve zaman kaybından kurtarmakta…
Bu açıdan bakıldığında, Oumuamua kaçan çok çok büyük bir balıktı…!
Yararlanılan Kaynaklar:
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.