
Kazı bölgesi. (Kaynak: Phil Silvia; inverse.com)
Christopher R. Moore’nin inverse.com’da 26 Eylül 2021’de yayımlanan haberinde, İncil’in, antik dönemde şehirleri yok eden bir göktaşı çarpmasından etkilenilerek yaratılmış olabileceği ileri sürüldü…!
Araştırmacılar, Orta Doğunun antik şehri Tall el-Hammam’ın, 3600 yıl önce, büyük bir göktaşı çarpmasına maruz kaldığını söylüyor… Yine bu iddia’ya göre, bu göktaşının hızı saate 61 000 kilometre kadardı…(Dünyanın çevresini bir saate, birbuçuk defa dolanacak bir hız…)
Bu göktaşı yerden dört kilometre kadar yukarıda patladı; yol açtığı şok dalgası Hiroshima’ya atılan atom bombasının gücünün bin katı kadardı…
Bu patlamaya doğru bakanların (insan, hayvan) gözleri, açığa çıkan çok yüksek şiddetli ışık sebebiyle, anında (muhtemelen) kör oldu…! (Hiç olmazsa, daha sonra olacakları görmediler…!)
Hava sıcaklığı aniden 2000 santigrad derecenin üzerine yükseldi…Çevredeki metal ve toprak malzeme erimeye başladı…; göktaşının düştüğü bölgedeki birden fazla şehir alevler tarafından yutuldu…!
Patlamanın yol açtığı şok dalgası saatte 1200 kilometre kadar olan hızıyla binaları, ağaçları yerle bir etti…Enkaz parçaları vadiye savruldu… Şehirde yaşayan 8000 kadar insan ve hayvandan kurtulan olmadı…
Bu şok dalgası saniyeler sonra, Tall el-Hammam’ın 22 kilometre uzaklığındaki Jericho’ya ulaştı…; bu şehir de yıkıldı ve temellerine kadar yandı…
Ürdün’deki Ölü Deniz (Dead Sea) kenarında, birkaç bin yıl önce yaşanan bu olay nasıl bilinebilmekte…?

Bu bilgilere ulaşılabilmesi, onlarca kazı görevlisiyle, onbeş yıl süren zorlu kazılardan ve ABD, Kanada ve Çek Cumhuriyetinden iki düzine kadar bilim insanının malzeme analizi sonunda mümkün olabildi…! Yirmibir bilim insanı tarafından gerçekleştirilen bu araştırmanın sonuçları Scientific Reports adlı dergide geçenlerde yayımlandı…
Yıllar önce arkeologlar, antik bir şehir kalıntısını incelediklerinde 1.5 metre kalınlığında kömürleşmiş bir kül, ergimiş kerpiç ve seramik kapkacak (pottery) kalıntı tabakası ile karşılaştılar… Bu bulgular, bu kalıntı bölgesi şehrin devasa bir yangın ile yok olduğunun işaretiydi…
Arkeologların bulduğu bu yangın kalıntısı bir volkan, deprem veya savaş kalıntısına/yıkıntısına benzememekteydi…! Tüm bu tabiat (veya insan yapısı) olayları, metal ve seramik malzemede/araçlarda bu seviyede bir yıkıma (ergime, kömürleşme, buharlaşma,…) sebep olamazdı…
Bulunan bu delillerle uyumlu senaryoyu belirleyebilmek için, ‘Online Impact Calculator’ (kozmik çarpma etkilerinin detayını belirleyen bir araç) ekipmanını kullanan araştırmacılar, sonunda, bu antik enkaz alanının bir bir göktaşı çarpması sonunda oluştuğu sonucuna vardılar…
Görünen oydu ki, Tall el-Hammam’daki arkeolojik buluntular yeterince büyük bir göktaşının eseriydi…!
Araştırmacıların kazı bölgesinde belirledikleri maddeden biri ‘Şok Kuvarsı’ idi…Bu kuvars yapısı ancak, inçkareye 725 000 pound’luk (beş gigapascal) bir basınç altında oluşabilecek bir kristal yapısıydı…

Diğer bir bulgu ‘diamondoids’lerdi…; elmas-sertliğinde bir mineral yapısı…Yüksek basınca ve yüksek sıcaklığa ani olarak maruz kalan ağaç ve bitkilerin dönüştürüldüğü mikroskopik bir yapı…

Gerçekleştirilen laboratuvar deneylerinde, seramik ve kerpiç malzemenin sıvılaşabilmesi için 1500 santigrad dereceye kadar ısıtılmaları gerektiği belirlendi…
Kazı bölgesinde bulunan bir diğer madde ergimiş madde kürecikleriydi (tiny balls)… ‘Spherule’ adı verilen bu tozdan-küçük kürecikler, en az 1590 santigrad derecede buharlaştırılmış olması gereken demir ve kum tanecikleriydi…!

İlave olarak, seramik kapkacak parçalarının ve ergimiş cam maddenin yüzeyine gömülmüş, iridyum ve platin de içeren, ergimiş metal tanecikleri de belirlendi…Platinin ergimesi için 1768 santigrad derece, iridyum için ise 2466 santigrad derece sıcaklık gerekmekte…
Araştırmacılar, tüm bu deliller bir araya getirildiğinde, bu şehirde açığa çıkmış olan sıcaklığa volkan, savaş-yangını veya şehir yangını gibi olaylarla ulaşılamayacağını söylüyor… Geriye kalan tek doğa olayı ise kozmik bir çarpmaydı…!
Araştırmacılar, çevredeki yüz kadar yerleşim yerinin yaşanan bu yıkımdan sonra, neden birkaç yüzyıl boyunca terkedilmiş olduğunun halen açıklanamadığını söylüyor… Belki, toprakta açığa çıkan yoğun tuz tarım yapmayı uzun süre engellemiş olabilirdi… Bu göktaşı çarpmasıyla, Ölü Denizdan (Dead Sea) etrafa saçılan tuzlu su buharı bu vadide aşırı tuzlanmaya sebep olmuş olabilirdi… Atıyüz yılı bulan bir kuraklık döneminden sonra, yağmaya başlayan yağmurlarla yüzeyden akan tuzlu toprak tabakasından sonra, bölgede tarım (ve yerleşim) tekrar başlatılmış olabilir…
Bu yıkım olayının sözlü anlatımı nesiller boyunca aktarılarak, sonunda, İncil’e de ‘Sodom Felaketi’ olarak alınmış olabilir… (Kuran’da: Hicr Suresinde geçen: ‘Onları(Lut Kavmi’ni), doğu yönünden ‘sayha'(kuyruklu yıldız) yakaladı.’ayetiyle, ‘Lut halkını’ bir Kuyruklu Yıldızın yakaladığı zaten söylenmişti…! Neticede, atmosfere daldığında yeterince büyük enerjinin (basınç sıcaklık) açığa çıkmasına yol açabilecek bir gök cismi; bir meteor (asteroid parçası) veya bir kuyruklu yıldız…farketmez…!)
İncilde, Ölü Denizin kenarındaki bir yerleşim merkezine gökten kayaların ve ateşin düştüğü, birden fazla şehrin halkıyla birlikte yok olduğu söylenir…ki mümkün olabilecek bir tabiat olayı…; bir başka göktaşının/asteroidin (66 milyon yıl önce) tüm Dinozor neslini yok ettiği kabul edildiğinde…
Tell el-Hammam olayı, kozmik bir çarpma sebebiyle, kayda geçmiş ikinci ‘yerleşim-yeri’ yıkımıydı… Bir başka yerleşim yeri olan Abu Hureyra, 12800 yıl önce yıkıma uğradığı bilinen ilk yerdi…; bu olay, tarihte böyle bir yıkıcı olayın yazılı-kayıtlara geçmiş ilk örneğiydi…
Çok sık olmasa da insanlık tarihinde böyle olaylar yaşandı ve yaşanmakta…Gelecekte de yaşanması olası… 2013 Şubatında yaşanan Chelyabinsk olayı sadece bunun bir hatırlatmasıydı…!
Yararlanılan Kaynak:
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.