‘Eukaryotes’lar belirgin bir çekirdeği olan ilk hücreler… Bilim İnsanları, 1960’lı yıllardan beri, ‘Eukaryotes’ların Dünya yüzeyinde, oksijen oranının artmaya başlamasıyla (oxygenation) başladığını ileri sürdüler…
Spacedaily.com’da 28 Nisan 2022’de yayımlanan bir haberde, Stanford ve Exeter Üniversitelerinden araştırmacıların liderlik ettiği bir araştırma grubunun, Yerbilim ve Yaşam Bilimlerinde elde edilen son gelişmelerle, bu varsayımın sorgulanmaya başlandığı duyuruldu…
Bu araştırma grubu, tersine bir görüş ileri sürerek, ‘Eukaryotes’ların okyanuslarda oksijen-içermeyen (anoxic) ortamlarda oluşmaya başladığını söylüyor…!
Stanford Üniversitesinden Dr Daniel Mills, fosil ve biyolojik kayıtlara bakarak, bu hücrelerin ortaya çıkışının (eukaryogenesis), atmosferde 2.22 milyar yıl önce (veya derin okyanuslarda 0.5 milyar yıl önce) meydana gelen, oksijen artışıyla ilişkili olmadığını söyledi…
Bu araştırmacılara göre, mitokondri-içeren bu hücreler bu iki oksijen-artış olayının yaşandığı dönemler arasındaki başka bir dönemde ortaya çıkmış…
Araştırmacılara göre, ‘Eukaryote’ hücrelerinin ortaya çıkışında ‘enerji kaynağı’ olarak görev yapan mitokondri, ‘eukaryogenesis’ sürecinde belirleyici bir aşamayı oluşturdu…
Araştırmacılar, tek hücreli organizmalardan ‘Asgard archea’nın 2015’teki keşfinin bu araştırmada önemli bir dayanak oluşturduğunu söyledi…
Mitokondri-içeren ‘eukaryotes’lar ‘archea’ ve bakterinin birleşiminden oluşmuş…Modern ‘Asgard archaea’ içindeki DNA, diğer ‘archaea’ya kıyasla, ‘eukaryote’ çekirdeği içinde mevcut olan DNA ile çok daha yakın ilişkili bulundu…
Bilim insanları, ‘Asgard archaea’nın oksijen-içermeyen okyanus dibi tortularında yaşayabildiğini söylüyor…Bunların bakterilerle ‘ortak-yaşam’ (sembiyotik; symbiotically) olarak yaşayabilmeleri sebebiyle, aynı durum/süreç ilk ‘eukaryote’ hücrelerinin ortaya çıkışında da, metabolik bağlanmaya (metabolic coupling) yol açmış…
Professor Tim Lenton (Director of Exeter’s Global Systems Institute), bu yeni bulgunun, 1998’de Bill Martin ve Miklos Muller tarafından ileri sürülen ve mitokondri’nin oksijensiz-ortamda oluştuğunu söyleyen ‘hidrojen hipotezini’ desteklediğini söylemiş…
NASA astronotu Victor Glover’in (SpaceX Crew-1’den) çocuklar için, Smithsonian National Museum’da yaşadığı uzay tecrübesi ve NASA’nın Ay Uçuşu Artemis hakkındaki sunumu…!
Dış/İç Basında 29 Nisan 2022’de yayımlanan haberlerde, ‘Kokpitte Sigara İçtiği’ ileri sürülen Pilotun yakınlarının, bu Uçağın Kokpitte Sigara İçilmesi Sebebiyle Düştüğü’ iddiasını kabul etmedikleri duyuruldu…!
Bu ‘karşı görüş sahipleri’, Pilotun sigara içen biri olmadığını, ayrıca, bu kazayla ilgili soruşturmayı yürüten Mısır Baş Savcılığının, kazaya yönelik yaptığı açıklamayla bu rapordaki iddiaların çeliştiğini söylemişler… Bu iddia sahipleri, ayrıca, Mısır Başsavcılığının, bu kazayı soruşturmaya ve bu kazaya yönelik açıklama yapmaya yetkili tek makam olduğunu, bu Başsavcılığın soruşturmasını henüz tamamlamadığını da vurgulanmış….!
*
Her ne kadar, beyan edilen bu ‘karşı görüşler’ doğrudan Mısır Yetkililerine ait değilse de, burada, birkaç hususu belirtmekte yarar var…
*Öncelikle, bu kaza 2016’da meydana geldi… 2022-2016 = 6 yıl…! Bu kazanın altı yıldan beri henüz sonuçlandırılamamış olması, böyle bir hava yaratılması, ‘muhatapları için’ utanılacak bir durum… (Öncelikle, Mısır’lı Yetkililerin hangi uçak kaza incelemesini Uluslararası Kurallara göre inceleyip sonuçlandırdığına bakmak gerek…!
*Sivil Havayolu kazaları, (gövde, motor imalatçıları; kullanıcı; kazanın meydana geldiği ülke, ölen yolcuların milliyeti,… gibi) ilişkisi sebebiyle, genelde, ‘çok uluslu’ olarak yürütülmesi ve sonuçlandırılması gereken süreçler… Her incelemenin başında, bu incelemede Nihai Yetkili olacak Ülke belirlenir…Ancak, Ülkeler, bazı durumlarda, ‘Nihai Yetkisini’ başka (uzman) Ülkeye devredebilir… (Bu kaza Girit Adası yakınında meydana gelmişti…’Nihai Yetkili Makam olan Yunanistan, incelemedeki yetkisini Mısır’a veya Fransa’ya devretmiş olabilir…) Bu kazanın incelenmesinde Nihai Yetkili ülke hangisiydi, bilemiyoruz. Ancak, bu kazanın altı yıldan beri sonuçlandırılmamış olmasına/görünmesine bakılarak, bu yetkilinin Mısır olduğunu söylemek mümkün…!
*Uçak kaza incelemelerinde, duruma/ihtiyaca göre iki farklı inceleme (soruşturma) gerçekleştirilebilir… Bunlardan birincisi (mutlaka yapılanı) kazanın, ‘Sivil Havacılık Yetkilisi sorumluluğunda gerçekleştirilen ‘Teknik ve İdari (Kullanım, İşletme,…) İncelemesi’ dir… Duruma göre gerçekleştirilen ikinci inceleme, Savcılığın Yetki ve Sorumluluğunda gerçekleştirilecek bir ‘Hukuki/Adli’ incelemedir…(Genelde, ölümlü kazalarda gerçekleştirilir…)
*Savcılık incelemesi, genelde, Sivil Havacılık Yetkilisinin (Otoritesinin) inceleme süreci takip edilerek yürütülür…; bazı ‘teknik kanıtların’ netleşmesi beklenerek… Ancak, Savcılık, gereken durumlarda, kendi inceleme sürecini daha hızlı bir şekilde de yürütebilir…
Eğer doğru ise, Mısır Başsavcılığının kendi soruşturmasını, aradan altı yıl geçmesine rağmen, sonuçlandıramamış olması, sadece, ‘sonuçlandırmak istemediği’ne yorumlanabilir ki, Pilot yakınlarının ‘karşı görüşlerini’ etkisiz kılmaktan başka bir işe yaramaz…!
Victoria Bryan’ın, aerotime.aero’da 27 Nisan 2022’de yayımlanan haberinde, 2016 yılında meydana gelen uçakta bulunan 66 kişinin ölümüne yol açan, EgyptAir (Flight MS804) Airbus 320 kazasının, kokpitteki pilotlardan birinin sigara içmesi sebebiyle meydana geldiğinin belirlendiği duyuruldu…!
Bu kaza, uçağın Paris’ten Kahire’ye uçuşu sırasında, uçak Akdeniz üzerindeyken meydana gelmişti…
Mısır Yetkililerinin kamuoyuna açıklamadığı, ancak, Paris Mahkemesine gönderilen ve İtalyan Gazetesi The Corriere della Sera tarafından ele geçirilerek 26 Nisan 2022’de yayımlanan bu raporda, kaza sürecinin, kokpitteki pilotlardan birinin bir sigara yakmasını takiben, kokpitte yangına yol açmasıyla başladığı ileri sürüldü…!
İlginç olan husus, o tarihte, Mısır Havayolları, pilotların uçuşta kokpitte sigara içmelerine izin vermekte olması…!
Sigaranın (gerçekte çakmağın !) yangını başlatmasının sebebi ise, pilotların (acil-durum) oksijen maskelerinden birinden sızan oksijendi… Bu oksijen kaçağının esas kaynağı ise, üç gün önce, bu sistem üzerinde yapılan bir bakım işlemi esnasında, yenisiyle değiştirilen bu oksijen valfinin hatalı pozisyonda takılmış/bırakılmış olmasıydı…!
Kokpitte çıkan yangın sebebiyle, pilotlar uçağın kontrolunu kaybetmişti… Uçak, bir spiral yörünge çizerek denize çakılmıştı…
Bu kazayı inceleyen Fransa Sivil Havacılık Otoritesi uzmanları, 6 Temmuz 2018’de yaptıkları açıklamada, uçuş esnasında kokpitte ortaya çıkan ve hızla yayılarak, pilotların uçağın kumandasını kaybetmelerine yol açan bir yangını belirlediklerini iddia etmişlerdi…
Mısır Yetkilileri ise, daha önce, kokpit enkazında patlayıcı madde izine rasladıklarını duyurmuşlardı…Ancak, hazırladıkları kaza inceleme raporunu Fransa Yetkililerine bile vermemişlerdi…!
*
Fransa Yetkililerinin hazırladığı raporu inceleme olanağımız olmasa da, bu Yetkililerin ‘oksijen kaçağı-yangın’ senaryosunu laboratuvar ortamında da test ederek doğruladıklarını sanıyoruz..
Bir uçak kazası incelemesi kapsamında, uçağa ait Bakım Kayıtlarının da incelenmesi bu açıdan önemli…!
Geçmişte, Mısır’dan havalanan uçaklara patlayıcı madde konması sebebiyle yaşanan kazalar da oldu… Mısır Yetkilileri bu sebeple, meydana gelen kazalarda patlayıcı madde izi aramaya alışık… Bu kazada da, patlayıcı madde aramaya yoğunlaşmış göründüler…!
Mısır Yetkililerinde, ayrıca, Kaza İnceleme Raporlarını Dünya Kamuoyuyla paylaşmama eğilimi de mevcut…; bu tavırları ilk değil… ‘İnsani değerler’ bağlamında, ‘yeterince gelişmemişliğin’ bir yansıması olsa gerek…
Kısaca, bu kazayı sadece Mısır Yetkilileri incelemiş olsaydı, bu kaza, muhtemelen, ‘kim vurdu’ya gidecekti…
Ayrıca belirtmek gerekir…: Bu açıdan Fransa Yetkililerinin sicili de pek ‘temiz’ değil… !
Örnek mi…: İş İnsanı Olivier Dassault’un ‘Helikopter Kazası’…!
Nadir gök olaylarından biri olan Jüpiter-Venüs yakınlaşması, 1 Mayıs sabahı, gündoğumundan (bir saat kadar) önce gözlenebilecek…; tabi, gökyüzünün açık olacağı bölgelerde…
Bu tarihi (astronomik) olayı belgelemek isteyecekler hazırlığını şimdiden yapmalı…
Bu olayı belirtilen sabah gözleyemeyenler üzülmemeli…; bir sonraki sabah da, bu iki gök cismini, birbirinden biraz uzaklaşmış olarak, gözleyebilir…
Belki en iyisi, uykudan birkaç (en az üç) sabah fedakarlık ederek, bu gezegenlerin konumlarını birkaç fotoğrafla belgelemek…! (Tabi…, Doğu Ufkunu görebilecekler için…)
NASA’nın SpaceX roketiyle ISS’ye göndereceği ekibi Crew-4 yarın (27 Nisan 20222) sabah saat (TSİ) 10:52’de (07:52 GMT), Florida’daki Kennedy Uzay Merkezinden yola çıkarılacak…Bu fırlatış için canlı yayım (TSİ) 07:00’da başlayacak…
Planlandığı gibi gerçekleşirse, ekip ISS’ye, 28 Nisan sabaha karşı (TSİ) 3:15’te ulaşacak…
Blancolirio Kanalındaki video’da Pilot Juan Brown’un anlatımına ve yorumuna göre:
*Öncelikle, FAA, bu deneme uçuşunda uçaklarda mutlaka ikinci pilotların da hazır bulundurulmasını şart koşmuş… Bu durumda, bu denemede FAA’in yazılı talimatına uyulmaması söz konusu…!
*Uçaklara, dalışta yavaşlamaları için, özel olarak tasarlanmış Sürat Frenleri (Speed Brake) ile, uçağı dalışta düz konumda tutacak otopilot takılmış… Ancak, takılan bu sürat freni uçağın ‘Spin’ hareketi yapmasına sebep olmuş…
*Pilotlar uçaklardan atladıktan hemen sonra, uçaklardan birinin ‘spin’ hareketi yapmaya başlaması sebebiyle, dalış hızı azalınca, bu uçağı yakalaması beklenen pilot, daha yüksek bir dalış (alçalma) hızına eriştiğinden, bu uçağı ‘ıskalamış’…; hedefindeki uçağı yakalama şansını daha baştan kaybetmiş…
*Uçağa takılan paraşüt de, görevini tam olarak yapamamış görünüyor…
Jake Hardiman’ın simpleflying.com’da dün yayımlanan haberinde, Redbull uçuş ekibinin gerçekleştirdiği ‘uçuşta uçaklar arasında pilot değişimi’ denemesi kısmen başarısız oldu… Bu denemede uçaklardan biri yere çakıldı…!
Öncelikle belirtelim, bize göre, bu deneme, ‘akla zarar’ bir denemeydi…, hangi açıdan bakılırsa bakılsın…!
Bu denemede, pilotlar karşılıklı olarak, uçaklarını terkedip, diğer uçağa geçmeye çalışacak, başarırlarsa adlarını ‘Guiness Rekorlar Kitabına’ yazdıracaklardı…
Gerçi yine yazdırdılar…, ancak, bu defa, ‘keyif için uçak düşürenler’ kitabına…!
Bir içecek firması olan Redbull, raklam/tanıtım amacıyla, ‘Limitleri Zorlayan Sporlar’ (Extreme Sports) adı verilen spor etkinliklerini de desteklemekte… Bu kapsamda ‘Küçük Uçak Havacılık Yarışları’ iyi bilinen etkinliklerinden…
Redbull, Ekim 2012’de, Felix Baumgartner’i 39 kilometre yükseklikteki balondan başarıyla atlatmıştı… Bir başka denemede, ‘Kanat-Elbise’ (Wingsuit) giyen bir paraşütçü uçaktan atladıktan sonra, bir başka uçağa geçmeyi başarmıştı…
Arizona’da (ABD) gerçekleştirilen bu (Plane Swap) denemede, Cessna 182 tipinde iki uçak kullanıldı…Bu denemede görev alan paraşütçülerden biri, daha önce, uçaktan paraşütsüz olarak atlayarak, gerilmiş bir ağın üzerine, yaralanmadan, inmeyi başarmıştı…
Hazırlanan plana göre, 14,000 fit yüksekliğe ulaştıktan sonra, kol uçuşunda iken, dalışa geçecek uçaklardaki pilotlar uçaklarını terkederek, karşı uçağa ulaşacak ve bu uçakları yere indirecekti…
Pilotlardan biri, düzgün bir şekilde dalışa geçen uçağa ulaşmayı ve bu uçağı yere indirmeyi başardı… Ancak, diğer pilot, beklenmedik bir şekilde ‘tono’ (spiral) hareketi yapmaya başlayan ikinci uçağa yaklaşamadı…
Ulaşılamayan uçağın paraşütü açılmış olsa da, yere çarpmanın şiddetiyle, bu uçak kullanılamaz hale geldi…!
*
Şüphesiz, sporcuların bu gibi ‘fazla aşırı’ denemeleri para için… Yine de, sadece para ve/veya ‘ün’ için bu kadar riske girmeye değer mi…? Bize göre değmez…!
Sonunda, birçok ‘su testisi su yolunda kırılıyor’… Bir süre sonra da, onları hatırlayan-pek-kalmıyor…!
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.