Susmak…kabullenmektir…! (Silence …is acceptance…!)

TUSAŞ TF-X (prototip)

Öncelikle belirtelim: Ülkemiz, son yıllarda, özellikle Askeri Havacılıkta önemli aşamalar kaydetti ve başarılar elde etti… 1987 yılında başlayan F-16 Muharip Uçak ilk ‘Montaj-Üretimi’ başarısını başka başarılı Askeri Uçak ve Helikopter Montaj-Üretimleri takip etti… Bu dönemde hayata geçirilemeyen ya da beklendiği gibi pazarlanamayan (ZİU) Küçük Uçak tasarım ve üretim projesi dahil, bazı proje (Yolcu Uçağı tasarımı-üretimi) çalışmaları da, belirli sürelerle sürdürüldü…Son bir başarılı tasarım-üretim ‘HÜRKUŞ’ askeri eğitim ve muharip uçağı oldu… Son on yıllık dönemde, askeri havacılıkta gurur duyulacak bir başarı da İnsansız Hava Araçları sahasında sağlandı. Bu Hava Araçlarının askeri görevlerdeki etkinliği, özellikle Yurt Dışındaki kullanım sahalarında yeterince kanıtlandı…

Bu çalışmalar paralelinde, Uzay Sahasında da ilk adımlar atıldı… Önce, Tasarım ve Üretimi Yurt Dışında yaptırılmış olsa da, (kullanımı) ‘Milli’ uydular Dünya yörüngesine gönderilmeye başlandı…; takiben, ülke içinde Test Merkezi, sonra da Tasarım Merkezi oluşturuldu; Milli Uydu Tasarımı çalışmalarına başlandı…

Burada özetlediğimiz bu başarılar, şüphesiz, gurur duyulacak ve Havacılığımızda, 1950-1970 döneminde, nispeten, kesintiye uğramış/uğratılmış olan tasarım-üretim çalışmalarını kısmen telafi edebilecek etkinlikler oldu… (Merak edenler, bu konuların ayrıntısını İnternetten araştırabilir…)

“Sezar’ın hakkını Sezar’a verdikten sonra”…esas konumuza dönelim…:

Havacılıkta bu başarılar elde edilirken, Milli Hava (Uçak, Helikopter, …) Aracı ve Uzay Aracı tasarımı sahasında, son yıllarda, haklılık sınırını ve amacını da aşan bazı beyanlara da tanık olmaktayız…! Bu yazıda sadece iki örneğe dikkati çekeceğiz…

Bunlardan biri, TUSAŞ’ın (TUSAŞ-Havacılık ve Uzay Sanayii) Sayın Genel Müdürünün basında dün yer alan beyanı… Sayın Genel Müdür, Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Enerji Teknolojileri Enstitüsü tarafından düzenlenen Uluslararası Havacılık Teknolojileri İtki Sistemi Kongresinde’:

2030 yılında F-35 ayarında bir uçağı Hava Kuvvetlerine ve dost ülkelere teslim edeceklerini’, ayrıca, ‘….(Milli Muharip Uçağın-MMU) özgün ve yerli motoruna ise 2030 yılı gelmeden (Milli tasarım/üretim olarak…!) sahip olacağını’…buyurmuş…!

Bilindiği gibi TUSAŞ halen, diğer tasarım-geliştirme çalışmalarının yanında, Milli Muharip Uçak ve Milli (Askeri) Yakın Destek/Eğitim Uçağı tasarım ve üretim projelerini de sürdürmekte… İlk F-16 Montaj-Üretimini 1987 yılında başaran TUSAŞ’ın kaydettiği bu aşamalardan sonra, Türbojet Motorlu ilk Muharip uçağı 2030 (+/-) yılında uçurabilmesi, düşük bir olasılıkla olsa da, mümkün olabilir…

Ancak, ‘adama oruç bozdurabilecek’ nitelikteki bu beyanla, Uçuş Hattına çıkarılıp Uçuşa Verilebilecek bu uçağın F-35 ayarında olacağını ileri sürmek, ancak, aşağıdaki ‘şık’lardan biriyle açıklanabilir:

a. ‘Dilin kemiğinin (mevcut) olmaması’,

b. Muharip uçak (ve türbojet uçak motoru) tasarımı ve üretiminden (bilgi/tecrübe açısından) yeterince uzak olunması,

c.Bu beyanı okuyacak/dinleyecek Vatandaşın ‘…’ yerine konması, ya da,

d…

*

Gelelim ikinci örneğe…:

Bilindiği gibi, ‘Milli Uzay Ajansımız’ (TUA) kurulur kurulmaz, Aya araç ve Dünya yörüngesine de ‘Uzay İnsanı’ gönderme konusunda önemli beyanlar yapılmakta, iddialarda bulunulmakta…!

Sayın TUA başkanının basına dün yansıyan beyanında…: ‘Sene sonu astronotumuz hazır olur. Gelecek yıl uzaya gidecek...’ beyanında bulunmuş…!

Türkiye Uzay Ajansı

Ancak, TUA’nın Sayın Başkanı, belirlenip eğitilecek bu ‘Uzay İnsanımızın’ (beyandan, iki kişinin seçilip, eğitileceği anlaşılıyor…) neyle, kiminle uzaya gönderileceğini açıklamamış…. Bu durumun çeşitli sebepleri olabilir…; ya neyle/kiminle gönderileceği henüz belli değil…, ya da ‘sürpriz olsun’ diye söylemedi…!

Sayın Başkanın açıklamasından, Uzay İnsanı eğitiminin 4-6 ay kadar süreceği anlaşılıyor…; aday belirleme sürecinin de 2-3 ay kadar alacağı…

Emniyet payı koyarak, bu sürecin dokuz ay alacağını varsayarsak, ve de, Nisan ayının sonuna yaklaştığımızı dikkate alırsak, açıklanan bu takvime göre, Uzay İnsanımız bu yılın sonuna yetişemiyor…! Demek ki, bir ‘beyanda bulunmadan önce’ biraz hesap yapmakta fayda var…!

Gerek ABD ve gerekse Rusya yönetimiyle son dönemin siyasi/askeri ilişkileri dikkate alındığında, bir Uzay İnsanımızın, 2023’te, bu ülkelerin uzaya gönderecekleri ekiplerden birinde yer alması da oldukça düşük bir olasılık… Bu bağlamda, Çin’in uzay programına katılınması hususundan ise, bugüne kadar, bahseden olmadı…!

Sayın Başkan, ayrıca…: ‘Ay Araştırma Görevi’nde bulunacak uzay aracının nihai tasarımının haziranda biteceğini vurgulayarak, “Ön tasarım zaten yapılmıştı. Şimdi nihai tasarım da bitmek üzere daha sonra da imalata başlanacak….‘ buyurmuş…

Bu açıklamasından, ayrıntısı bilinmese de, bir aracın Ay’a (muhtemelen yörüngesine) gönderilmesinin hedeflendiği anlaşılıyor…Bu ‘aracın’, halen, %70 ‘Yerli’lik oranında imal edilmekte olduğunu da söylemiş… Bu oranın ağırlık mı, hacim mi, yoksa, boyut üzerinden mi hesaplandığını ise söylememiş…!

İşler yolunda giderse (malum, Dünyada Yonga (Chip) sıkıntısı var…!), bu araç 2024 başında hazır olacak... (Testlere mi, yoksa fırlatılmaya mı…belirtmemiş…)

Uzay aracı yolculuğa 2024’te çıkacak’ beyanından, bu aracın 2024 sonuna kadar yola çıkarılacağı anlaşılabilir…

Yine, Sayın Başkan’ın beyanından Ay’a gönderilecek aracın itkisinin, %100 Milli bir roket motoruyla sağlanacağı anlaşılıyor…(Bu motorun, ‘Delta’nin (Milli/Yabancı ?) geliştirmiş olduğu bir motor olacağı beyanıyla, ‘Millilik’ ilişkisi yeterince anlaşılamadı…!)

Sayın Başkan’ın, ayrıca, ve devamla, ‘… hibrit teknolojisinde dünyada lideriz…’ sözünün de ‘göz yaşartıcı’ nitelikte olduğunu belirtelim…!

Sayın Başkan…: ‘Aracımızın Ay’a ulaşması demek Türkiye’nin Ay’a ulaşabilen 5-6 ülkeden biri olması demektir…’ buyurmuş... Bu beyanından, bugüne kadar Ay’a kaç (beş…mi, altı…mı) ülkenin araç ulaştırabilmiş olduğu yeterince anlaşılamıyor…!

Sayın Başkan’ın beyanında ayrıca yer alan, ‘(Ülkemizin) Ay’daki ve (diğer) gök cisimlerindeki hakları’ konusunda bir şey söylemeyelim.. Atalarımız… ‘Umut… Fakirin Ekmeği’…demiş…!

Sayın Başkan’ın ‘Ay programını 2023 sonuna yetiştirmeye çalışıyoruz…’ ifadesiyle, Uzay İnsanı hazırlama programından mı, yoksa başka bir şeyden mi bahsettiği de net olarak anlaşılamıyor… (Yine de, 2024’ün daha doğru bir olasılık olacağını da vurgulamış…!)

*

Atalarımız, ‘Susmak…kabullenmektir…’ demiş…!

Böyle beyanlar karşısında susmalı mıyız…? Konuşmak, sadece, Blok Yazarları’nın görevi (sorumluluğu) mi…? Üniversitelerimizin Uçak/Havacılık Fakülteleri/Bölümleri…; Meslek Kuruluşları…? Sizlerin de söyleyecek sözleriniz olmalı…! ‘Basın’ın varken…, ‘Mühendisliğin Etik Kuralları’ yok mu…; olmayacak mı…?

Uzaya, ta, 1960’lı yıllarda araç gönderebilmiş; onlarca muharip uçak (ve uzay aracı) tasarımı-üretimi gerçekleştirmiş ABD bile, F-35 tasarımı ve üretiminde pek çok ‘teknik’ aksaklık yaşadı…, ve yaşamakta… F-35 üretim programında, en az, 10 yıllık bir gecikme yaşandı…Buna rağman, F-35’ler uçak gemilerine çarpmaya, Uçak Gemilerinden düşmeye devam etmekte…; sebepleri ister ‘kullanım’ isterse ‘tasarım’ olsun…!

Yine de, F-35’lerin, bugüne kadar geliştirilmiş ‘en üst seviye’ birkaç muharip uçaktan biri olduğu söylenebilir…

Henüz, ilk olarak tasarlanacak/üretilecek bir Muharip Uçağın F-35 (teknik) seviyede olacağını söyleyebilmek için, insanın, öncelikle, ‘Orucunun Bozulmasını’ göze alması gerekir…!

Diğer taraftan, Ay, (özellikle de Dolunay safhasında) ‘olduğundan daha yakın’ görünebilir…; dikkatli olunmalı…!

Yine de, ‘bekleyip…görmek’…işin en kolay tarafı…

Yararlanılan Kaynaklar:

http://www.airkule.com/haber/TUSAS-IN-EN-BUYUK-PROJESI/39016

https://t24.com.tr/haber/turk-astronotun-uzaya-gidecegi-tarih-aciklandi,1029313

%d blogcu bunu beğendi: