Bir ‘Uçak/Uçuş Olayı’ olarak duyurulan bu ‘Olay’ 27 Ekim 2022’de, Buenos Aires’te (Arjantin) meydana geldi…
American Airlines’e ait bir Boeing 777-200’ün kalkışından hemen sonra meydana gelen bir motor arızası (Stol; Stall) sebebiyle acil iniş yapıldı…Yaşanan bu kazada uçakta bulunan yolcu ve mürettebattan yaralanan olmadı…
Meydana gelen bu olayın detayları avherald.com’da da yayımlandı…
‘AA-908’ Uçuş Numarasıyla Buenos Ares’ten (Ezeiza Airport) Miami’ye gerçekleştirilmek istenen bu uçuş için kalkışta, Uçuş Ekibi uçağın Trent 892 (RollsRoyce) tipi Sol Motorunda stol-belirtisi aldı… Kokpite bazı Motor Verisini sağlayan göstergeler karardı…!
Uçuşu 3000 fit tırmanışta iptal eden pilotlar, kalkış gerçekleştirdikleri 11 Numaralı piste-acil olarak-geri döndü…
Pilotlar, kalkıştan 20 dakika kadar sonra, uçağı piste başarıyla indirdiler…!
Gerçekte, uçak kalkış için hızlanırken, 120 knots (IAS) hıza ulaştığında, sol motor yakıt akış göstergesinde (fuel flow indication) görüntü kaybolmuştu (blanked out)…
Erişilen bu hız değeri sebebiyle, pilotlar kalkışa devam etmek zorunda kalmıştı…
Kalkıştan hemen sonra, İniş Takımları kapatılırken, bu defa da Sol Motor vesisi göstergesi karardı (blanked out)…
Bu anda, Kabin Ekibi de, sol motordan kıvılcımların çıkmakta olduğunu, motor sesinin de farklılaştığını pilotlara bildirdi…
*
Avherald.com’daki haberin altına yorum yazan bazı (muhtemel) havacılık uzmanları, fotoğraflardan göründüğü kadarıyla, sol motorun kendisinde bir arızanın (muhtemelen) mevcut olmadığını, bu motorun üzerindeki ‘Tepki Tersleyici’nin (Thrust Reverser) hasarlanarak, stola ve kıvılcımlara yol açtığını söyledi…!
Meydana gelen bu Uçak Olayının gerçek sebebini, belki, ileride öğreniriz…
Evrim Ağacı, You Tube’de, ‘Bilimin Halka İndirilebilmesinde / Anlatılabilmesinde’ çok önemli bir sunum ortamı… Unutmadan, bu platformu ayakta tutan ve güncel konuları büyük bir özveriyle hazırlayan ve sunan Evrim Ağacı Ekibine (haddimiz olarak/olmayarak) tebrik ve teşekkürlerimizi sunarız…; ‘Sezar’ın Hakkı Sezar’a’…! (Şüphesiz, bu sitede işlenen, ‘*Evrene Hakim Olabilirmiyiz…’ gibi, ‘ayağının yere yeterince güçlü basılmadığını düşündüğümüz konulardaki bazı sunumları…, en azından ‘Sunum Başlıklarını’ yeterince sempatik bulamadığımızı (biraz…, ‘Click Bait’…tadında gördüğümüzü) da belirtelim…; yine, ‘Sezar’ın Eleştirisi Sezar’a’…!)
*’Kara Delikler Hakkında Yanlış Bildiğiniz Her Şey’, bu sitede de, birkaç gün önce (iki bölüm halinde) yayımlanan, Prof.Dr. Bayram Tekin ile Dr. Mert Çağrı Bıçakçı’nın Kara Delikler üzerine bir söyleşisinin adıydı… Oldukça açık, anlaşılır ve doyurucu olan bir söyleşinin…!
Sayın Tekin, (saçtan yana yeterince şanslı olmasa da), Dr. James Beacham’a (aşağıda) rakip olabilecek kadar, konusuna hakim…, konuşması anlaşılır ve ‘bilimsel-espri gücü’ de yeterince mevcut görünen bir Bilim İnsanı…; Süpernovaların açığa çıkardığı/sentezlediği altınları sadece ‘Siyasilere’ bırakabilecek kadar da ‘tokgözlü’…!
Aşağıda, iki bölüm halinde gerçekleştirilen bu ‘sohbet-sunumunda’ dikkatimizi çeken ve bizim için nispeten yeni, bazı bilgiler özetlendi…; bu sunumları izleyecek zamanı olamayacaklar için… Bu sunumda bahsedilen bazı Bilim İnsanı adlarının doğru yazılışı araştırılamadı…. Ayrıca, kısa bir sürede hazırlanan bu notlardaki-olası-yazım hataları da hoşgörüle !
(Birinci Video’dan)
-Prof. Tekin, Kütle Çekiminin ‘zaman’la da ilişkili olduğunu söyledi…Kütleçekimi’nin içinde ‘zaman’ da var…!
-Einstein’in ‘Göreceliği’ ortamdaki ‘Enerji Seviyesi’ ile ilişkili..Düşük enerji seviyesinde çekilen bir ‘beden’ fotoğrafı, X-ışınıyla çekilince bir iskelete dönüşür… Yine, ortamdaki enerji seviyesine göre bir elektron ‘tanecik’ veya ‘dalga’ olarak davranır/algılanır.
-Bilimdeki yenilikleri anlayabilmek için, geçmişte yaşananları/bulguları bilmek gerekir.
-Kütleçekimi, henüz, ‘mikroskopik’ bir şey mi, yoksa, birçok şeyin birleşimi mi… henüz bilinmiyor.
-Kütleçekimi, bünyesinde zamanı da barındıran tek teori. ‘Kütleçekimi’ uzay-zamanın her şeyinden (basınç, enerji, hareket,…) etkilenmekte.
-Bir binanın üst katında oturanlar, giriş katında oturanlara göre daha hızlı yaşlanır ! (Ev alırken hatırınızda olsun !)
-Newton, uzayın, zamanın, hareketin ‘değişmez’ (sabit, mutlak,…) olduğunu savundu.
-21.yüzyıla gelindiğinde, uzayın ve zamanın ‘göreli’ olduğu anlaşıldı…; (garip) Newton yanılmıştı ! (Boyu ölçülürken sabir durmayıp hareket edenin boyu kısalır…; özellikle ‘Terzi’ye ölçü verirken !)
‘Kütle’, uzay-zamana, ‘nasıl bükülmesi gerektiğini’, ‘Uzay-Zaman’ da kütleye nasıl hareket etmesi gerektiğini söyler.
-Astronom Kepler, yine astronom olan Taycho Brahe’nin oğlundan, babasının Mars gözlem verisini ödünç alır… Bu ‘Mirasçı’nın bazı itirazlarına rağmen, ‘Marsın Güneşe uzaklığı ile hızının sabit olduğu’nu keşfeder.
-Galile, ‘Büyük şeyleri tartışarak zaman harcamak yerine, çok küçük de olsa, bazı gerçekleri araştırıp bulmanın’ daha önemli olduğunu söylemiş. Galile, o dönemde ‘gereksiz bir çaba’ olarak görünse de, ‘Yerçekimi İvmesi’nin Dünyanın kütlesiyle ilişkili olduğunu keşfetmiş.
-Merkür’ün yörüngesindeki-Güneşe en yakın-noktası, her 24000 yılda bir, Güneşin etrafında bir tur atar.Merkür’ün bu ‘Yörünge Dönmesi’ hareketi, Güneş Sistemindeki gezegenlerin ve Güneşin eksenel eğikliğinin etkisiyle…, Newton’un Hareket Denklemiyle, tam olarak açıklanamadı. Ancak, Einstein, Genel Görelilikle bu gözlemi açıklayabildi !
-Newton, 1704’te yazdığı ‘Optics’ adlı kitabında, ‘Işığın Kütle Tarafından Çekileceğini’, bu kütleçekimi etkisinin uzaklığın karesiyle azalacağını söyledi. (Ne kadar uzak…, o kadar zayıf.) Newton, ışığın da bir kütlesinin mevcut olduğunu düşündü. (Yine de, Evrenin bu gerçeğinin, Menkul Kıymetler Borsasında da geçerli olduğunu kavrayamadı…: ‘Borsaya ne kadar yaklaşırsan… o kadar kaybedersin’…! Newton, İngiliz Borsasında üç milyon pound kaybetmişti !)
-1700’lü yılların sonlarında, fizikçi Miçhe (?), yoğunluğu su kadar ve çapı 150 milyon km kadar olacak bir yıldızdan ışığın kaçamayacağını ileri sürdü…; bir ‘Kara Yıldız’ın varolabileceğini… Michel, gökyüzünde varolan ‘En-büyüklerin’ bu sebeple görünemeyeceğini (turpun büyüğü heybede…gizli!) söyledi…(Sonradan anlaşıldı ki, çok büyük olmasa da, gökyüzünde ‘nispeten kara’ yıldızlar mevcuttu…’Kahverengi Cüceler’…) Daha sonraki dönemde Laplace ve Johann Sogner (?)benzer görüşleri daha kapsamlı olarak ileri sürdü. Işık-kütle etkileşimi ‘Kara-Süper Yıldızlar’ fikrini doğurdu.
-Thomas Young, 1801’de, ışığın bir ‘dalga’ olduğunu-deneyle-gösterince, ‘ışığın kütlesinin mevcut olduğu’ görüşü, bir süre, gündenden düştü. Bu gelişme üzerine, Laplaca, kitabının yeni baskısından, ‘Kütlesi-olan-ışık’ bölümünü çıkarıyor !
Newton, ışığın ‘köşeleri dönmediği’ bulgusundan hareketle, bir parçacık-temelli olması gerektiğini düşündü. Gerçekte, test düzeneği dikkatle hazırlandığında, ‘ışık köşeyi de-bir miktar-dönmekteydi’.
-Işığın ‘tanecik-özelliği’ 1921’de tekrar gündeme geldi.
-Kara Deliklerin varlığı ise, 2015’te, deneyle/ölçmeyle (LIGO) kanıtlanabildi.
-Gökyüzünün en parlak görünen yıldızı Sirius A, 8.5 ışık yılı uzaklıkta… Astronom Bethel, 1840’larda, Sirius A’yı gözlediğinde, bu yıldızın etrafında dolanan ve onun hareketini etkileyen başka bir cismin varolması gerektiğini ileri sürdü ! Bu ikinci cisim (görünmeyen yıldız; Sirius B; bir Güneş kütlesinde) iki Güneş-kütlesindeki Sirius A’nın etrafında, 50-yıl süren bir yörüngede dolanmakta. Bethel, görünmeyen bu ikinci yıldızın, daha soğuk olması sebebiyle, gözlenemediğini ileri sürdü… Ancak, 1915’te anlaşıldı ki, Sirius B, (görünen) Güneşten iki kat daha sıcaktı ! Üstelik, hacmi Dünya kadar !
-Astronom Eddington, cisimlerin ısı/enerji kaybettikçe daha fazla ısınabileceklerini ileri sürdü ! ‘Birinci Yaşamının’ sonlarında patlayarak madde ve/ısı-enerji kaybeden bir yıldız, takibeden süreçte, kütleçekimi etkisiyle, daha fazla ısınabilir (haliyle, ışıyabilir) ! Einstein, basıncın garvitasyona sebep olduğunu, artan basınç sebebiyle artan gravitasyonun ısınmanın da artacağını söyledi !
-Openheimer ve Schnider (?) 1 Eylül 1939’da yayımladıkları makalede, ‘kütle yeterince büyükse’, içe çokmenin sonsuza kadar süreceğini’ ileri sürüldü. Newton’a göre, basınç artırılmaya devam edildiğinde, bir termal dengeye ulaşılacaktır. Ancak, Genel Görelilikte, içe çökme devam eder !
-Bu kurama göre, ‘Kütlesi Çok Büyük Olan’ Yıldızların sonu bir ‘Nokta’ya dönüşmekti ! Einstein, kendi Denklaminin bu sonucunu kabul edemedi !
-Güneş, ‘Termal Denge’ sebebiyle, içe çökmemekte… Ancak, bir gün…, ‘muhtemelen, enflasyon düştükten sonra, yakıtını tüketince…içe çökecek ! Bir Beyaz Cüce’ye dönüşecek…İçinde iyonize olacak elektronların basıncıyla, ışımaya (İkinci Hayatına) devam edecek; Bir Beyaz Cüce olarak… Daha sonraki-çok uzun-dönemde ise, soğuyacak…soğuyacak..(Halkın ‘İstatistik Kurumlarından’ soğuması gibi…!)
-Güneşin kütlesi mevcudun üç katı olsaydı, yarıçapı 10 km kadar olabilecek bir Nötron Yıldızına dönüşecekti…; elektronlarının çok büyük kütleçekimi etkisi altında, protonlara yapışmasıyla…! ‘Pauli Dışlama İlkesi’ (Pauli Exclusion Principle) gereği, bir arada (yapışık) duramayan Nötronlar, bir Nötron Yıldızı oluşturur… Nötron Yıldızları (Gravitasyon+Pauli…), ancak, Kuantum Fiziği kuralları içinde oluşturulabilir/açıklanabilir. Bir Nötron Yıldızı, ekseni etrafında, saniyede 1000 defa dönebilir. Oluşturduğu Manyetik Alan, Dünyanın manyetik alanının on-üzeri-oniki (10+E12) katı kadar olabilir… (Bu yıldız üzerinde, metal iğne ile dikiş dikmeniz, asla, mümkün olamaz… Balık kılçığı kullanmanız gerekir !) Dünyadan ‘kaçış hızı’ saniyede 13 kilometre kadarken, bir Nötron Yıldızından ‘kaçış hızı’ saniyede 250,000 km kadardır… (Hakkında dava açılınca yurtdışına kaçan İspanya Kralının ‘kaçış hızından’ daha büyük !)
-Tüm yıldızlar gibi, varlığını bir denge halinde sürdürebilen bir Nötron Yıldızının kütlesi biraz artırılsa, mesela, Sayın Tekin bu yıldıza fırlatılsa, bu yıldız hemen bir Kara Deliğe dönüşür ! (Video görüntüsünün arka planındaki ‘kanada benzeyen’ yapılar bize bunu düşündürdü!) Kısaca, yıldızın maddesi ‘Uzay-zamana’ dönüşür…!
-Prof. Tekin, mevcut bilgilere göre:
Madde…Enerji…Uzay-Zaman…Big Bang…(tekrar) Madde… dönüşüm sürecinin (çevriminin) mümkün göründüğünü söylüyor.
-Einstein, Genel Görelilik denklemini 1915’te yazdı… Swaschild (?), Rusya’da, Savaş hattındayken bu denklemin ilk çözümünü buldu… Bir ‘Tekillik Noktası’yla sonlanmayı…Ancak, bu tekilliğin bir Kara Delik olabileceği, ancak, 1960’lı yılların sonlarında anlaşılabildi… Bu dönemde, Evrende, kuvvetli X-ışıması yapan, ancak, kaynağı belirlenemeyen gök cisimleri, ilk defa olarak, gözlenmeye başlandı…!
-Elektron, Proton, çok fazla ivmelendirildiğinde X-ışını ışıması yaparak başka parçacığa dönüşür…Evrende varlığı ileri sürülen ‘Solucan (iki uzay-zaman ortamında, birinden diğerine geçiş) Delikleri’ (Wormholes), Genel Göreliliğin bir çözümünü oluştursa da, yaşama süresi itibariyle tercih edilen Kurt Delikleri gerek teorik olarak tanımlanamadı ve gerekse deneysel olarak gözlenemedi… (Newton’un başına düşen elma, muhtemelen, üzerinde açılmış bir ‘Kurt Deliği’ sebebiyleydi…!)
-Bilim insanları, Kara Deliklerden sonra, ‘Ak Deliklerin’ de mevcut olabileceğinden bahsetmeye başladı…Teorik olarak, Kara Delik madde yutarken, Ak Delik’ler ise madde fışkırırlar… Kara Deliklerin varlığı hususunda (çarpışabiliyorlarsa, vardır…!) hatırı sayılır kanıtlar mevcutken, Ak Deliklerin varlığı hususunda henüz gözlemsel kanıt bulunamadı… (Kara Deliğin devamı ve tersi…açıklaması uygun/yeterli olamamakta… Onları, belki Devlet Bütçelerinde de araştırmak gerekebilir…)
-Astronomlar, ‘Dokuzuncu Gezegeni’ bulamayınca, Neptün’ün ötesinde yer alan ve, bu bölgedeki diğer cisimlerin hareketlerini-henüz açıklanamayan bir şekilde-etkileyen bir Kara Deliğin mevcut olduğunu söylüyor…Bu Kara Delik, eğer mevcutsa, kütlesinin Dünyanın beş katı kadar olabileceği hesaplanıyor. (Bir Kara Delik mevcutsa, ışık saçacak ‘Olay Ufkunun’ da mevcut olması beklenir !)
-Prof. Tekin, Dünyanın yarıçapının 0.44 santimetreye kadar küçültülebilse (sıkıştırılabilse), bu çapta bir Kara Deliğe dönüşebileceğini söylüyor.
-Kütlesi Dünyanın kütlesinin milyar katı olan Kara Delikler mevcut olduğu gibi, Evrenin başlangıcında ortaya çıkmış mikroskopik Kara Deliklerin de mevcut olabileceği söyleniyor. (Kısaca, ‘her bütçeye uygun’ Kara Delikler var…gibi !)
-Matematikçi Kerr, Schwartzshild/Einstein denklemlerini çözüp, ‘Dönmeyen (bir) Kara Delik’ mevcut olabileceğini ileri sürdü. Ancak, onun bilim dünyasına sunduğu bu çözüm 1960’lara kadar anlaşılamadı ve yeterli ilgiyi de görmedi ! Kerr, Güneşin, dönme hareketinin de etkisiyle, etrafındaki uzay-zamanda yol açtığı etkiyi de açıkladı. Kerr’in önerdiği denklem ile, Evrendeki neredeyse-tüm cisimlerin oluşumunu/hareketlerini açıklamak mümkün görünmekteydi.
-Dünyanın eksenel dönüşüyle, etrafındaki uzay-zamanda yol açtıpı bükülme/etki, ancak, 47 yıl sonra, deneysel olarak, ölçülebildi. Dünya yörüngesine 2011’de gönderilen ‘Gravity b’ uydusuna yerleştirilen jiroskoplarla, bu uzay-zaman bükülmesi etkisi ölçülebildi.
-Prof. Tekin, atom-altı parçacıkların belirli bir yörünge hareketinin mevcut olmadığını söylüyor…; ‘yörünge hareketi’ kavramı, (özellikle) ‘Lisans Öğrencilerinin’ konuyu anlayabilmelerini kolaylaştırmak için bir ‘yakınsama’ ! Küresel simetrik-olduğu ileri sürülen bir Hidrojen atomunda, yörüngede dolanan bir elktron bu ‘simetri’ tanımıyla uyuşmamakta…
-Prof. Tekin, ‘ancak’, Rizberg (?) Atomlarında, çekirdekten uzaklaştırılan elektronların enerjileri ‘belirsiz hale gelince’ yörüngelerinin oluşmaya başlayabildiğini söylüyor. (Kuantum Mekaniğinde, parçacıkların ya hızı/enerjisi, ya da konumu belirlenebilir.) (Enerjisi mevcut olan/bilinen bir cismin dinamiği yoktur…; Enerjisi belirsiz olan cismin dinamiği mevcuttur (bahsedilebilir).
-Cıva’nın (Mercury) neden (-)28 santigrad derecede katılaştığı, Klasik Fizikle açıklanamazken, Rölativistik Etkiyle (Schrodinger Denklemleriyle) açıklanabilmekte ! Benzer şekilde, altının renginin ‘sarı’ olması da (sadece) rölativistik etkiyle açıklanabilmekte.
-Kara Delikler, Evrende, (varsayılan) Büyük Patlamayı takibeden 38,000 (+/-127 !) yıl sonunda, Hidrojenin oluşum sürecinde ortaya çıkan ‘yoğunluk farklılıkları’ (Barionic Acquistic Oscillations) ve Kara Maddenin (Dark Matter) diğer (bilinen) maddeyi kendine çekmeye başlaması ve oluşan Ses Dalgalarıyla toplanmaya başlayan madde, (sonraki) gökada merkezlerinde Kara Delikleri oluşturmaya başladı. Gökada merkesinde oluşan bu Kara Deliklerin bir kısmının kütlesi Güneş Kütlesinin beş milyar katına kadar artabildi…
-Kara Delikler Kara maddeyi de yutabilir.
-Prof. Tekin, Dünyada 200 gram kadar karanlık maddenin varolduğunu söyledi..; ancak, bulunduğu yeri (!) söylemedi. (Buna ilave olarak, bazı Devlet Maliyelerinde, ‘Net Hata Noksan’ adı verilen, yeni tipte bir Karanlık Maddenin’ varolduğu da söylenmekte ! Bunun kaynağı hakkındaki ‘rivayetler’ muhtelif !)
-Güneş, içerdiği ağır-atomlara bakıldığında, ‘enkarnasyon ürünü’ bir , ‘İkinci Nesi’ yıldız…; daha önce patlayan bir yıldızın kalıntılarından doğmuş !
-İki Nötron Yıldızının çarpışması esnasında oluşan Gravitasyon Dalgaları ilk defa gözlendi/ölçüldü; bu merkezden yayımlanan X, Gama ve radyo dalgaları da belirlenerek…
-Dalga boyu 3000 km kadar olan Gravitasyon Dalgaları, içinden geçtikleri ortamdan çok az etkilenmekte.
-Einstein’in Genel Göreliliğine göre ‘Geçmiş’ ve ‘Gelecek’…yok ! (Zaten, bunu erken farkeden gençler, Yurtdışına gitmekte…!)
-Teoriye göre, kararlı bir Kara Deliğe spin’i (dönmesi) de olan bir Kütle atılsa, bu Kara Delik anında, bir ‘Tekilliğe’ dönüşür. Ancak, Genel Görelilik bunu önler. Kara Deliğin Olay Ufkunu (Event Horizon) geçerken parçalanan Elektron ve Proton’dan, ‘spin’i Kara Delikle ters yönde olanlar Kara Delik tarafından yutulurken, aynı yönde olanlar kaçarak uzaklaşır. Yutulan parçacıklar ise Kara Deliğin Tekilliğe dönüşmesini önler.
-Işık, Kara Deliğin Yörüngesine girerek, dolanışını sürdürebilir. Bu şekilde oluşan iki ışık diskinden, Kara Deliğe yakın olanı Kara Delikle aynı yönde dönerken, daha uzakta oluşanı ters yönde döner.
-Bir Kara Deliğin Olay Ufkunun görünebilmesi, Kara Delikten kaçabilen kararsız ışık (yörüngeleri) sayesinde olmakta.
-Bir Kara Deliğin Merkeziyle Olay Ufku arasındaki mesafe sonsuz ! (Bunun sebebi, Kara Deliğin, sürekli akan bir girdap gibi olması ve merkezinin,Kara Deliğin Olay Ufkundan sürekli uzaklaşıyor olması (?)
– Bir Kara Deliğin Olay Ufkuna yaklaştıktan sonra (Ergo-Region) geriye kaçabilmek (kurtulmak), teorik olarak mümkün olmakla birlikte, çok büyük enerji gerektirmekte… (Teorik olarak, toplanabilmesi pek mümkün olamayacak seviyede büyük bir enerji !)
-Dönmeyen bir Kara Deliğin doğrudan gözlenmesi (gravitasyon etkisi hariç) mümkün değil.
-Evrende, ortamda mevcut olan enerji (seviyesi) zamanın akış hızını değiştirir. (Zamanın akış hızında meydana gelen değişim zamanın da bükülmesinden…mi? Ya da, bağımsız bir ‘Zaman’ kavramı gerçekçi-değil …mi?)
-Gravity A uydusuyla/sondasıyla gerçekleştirilen bir deneyde, Dünya yörüngesinde dolandırılan atom-saati ile, yerde bekletilen ikizinin arasında zaman farkının oluştuğu belirlendi… Hareket (ve/veya Gravitasyon merkezinden uzaklaşma) zamanın akışını etiklemekteydi !
-Büyük bir kütleçekimi (alanı) veya yüksek ivmeli bir hareket zamanın akışını hızlandırır. Kara Deliğe yaklaşan bir aracın göndereceği sinyallerin dalgaboyları uzamaya başlar… Olay Ufkundan geçildikten sonra araçtan sinyal alınamaz.
-Işığın Uzay-zaman bükülmesi/eğilmesi (deformasyonu) sebebiyle yolundan sapması mümkün (iken, ışık (ve çeşmeden akan su) elektromanyetik alanda da sapar !)
-Bekenstain (?) Kara Deliklerin Entropisinin mevcut olduğunu söyledi.
-Hawking, Kara Deliklerin sıcaklığının mevcut olduğunu gösterdi. Dönmeyen Kara Deliklerin kütlesinin ve sıcaklığının sabit olduğunu buldu.
-Kara Delikler içine düşen ‘Bilgiyi’ (parçacıkları) termal radyasyona dönüştürür. Bilgi, orijinal haliyle korunamaz.
-Klasik Fiziğe göre Kara Delikler sürekli büyürken, Genel Görelilik/Kuantum dünyasında, Hawking Işıması yaparak küçülebilir ve yok olabilirler…Bu, vakumun boş olmamasından kaynaklanıyor…Vakum ortamında parçacıklar ar olup, yok olabiliyor; dönüşümlü olarak…
-Çift haldeki parçacıkların biri kara deliğe düşerken diğeri ışıma olarak, uzaklaşabilir…
-Kara Deliğe düşen parçacık, negatif olan bağlanma enerjisi sebebiyle, kara Deliğin kütlesini artıramıyor…
-Kütleçekiminin kuvvet taşıyıcısı olarak ileri sürülen Graviton’lar henüz doğrulanamayan ve doğrulanma şansı yüksek görünmeyen bir ihtimal…
-Karadeliğin ömür süresi kütlesinin küpüyle orantılı…çok çok uzun bir süre…Kütlesi güneş kadar olanın ömrü 10-E70 yıl kadar….
-Evrenin sonu, kritik kütlesine bağlı, ya ivmelenerek genişleyecek, ya da, geri dönerek, içe çökerek, doğum süreci tekrarlanacak…Big Rip, Big Crunch teorileri…
-1850’lerde yıldızların uzaklıkları Sirius Yıldızının uzaklığı ölçü birimi alınarak tanımlanabilmekteydi…
-Bir atomun kütlesinin yüzde birinin elektron ve kuarkların higs alanıyla etkileşmeden, yüzde doksandokuzunun da protonun içindeki gluonların bağlanma enerjisinden geldiğini henüz 2010’da öğrendik…
-Evrenin kendisi bir kara delik olabilirmi ? Evrenin bir merkezi yok, homojen değil…
-Gökadalar ivmeli düşme hareketi yapsa da, içine düşülen bir evren merkezi yok…
-Çıplak Tekillik: Penrose, Evrende çıplak tekillik yoktur dedi…Kozmik Sensör Hipotezi…
-Bir Kara deliğin elektrik yükü çok artırılırsa çıkplak tekillik oluşur…Ancak, çözümlenemedi…zamanda yolculuk doğuran ancak mantığı zorlayan durumlar…
-Kurt Gödel; Einstein’in arkadaşı…matamatiğin tutarsız veya yetersiz olduğunu 25.yaşında gösterdi…
-Ölümden korkan Gödel, Einstein’in yaşgünü için yazdığı makalede: Evren düzleme yayılsa ve etrafında tur atılabilse, zamanda yolculuk yapılabilir…Uzayda öyle yollar var ki, zamanda geri yolculuk yapılabilir…Ancak, bu yolculuk için gereken enerji evrendekinden büyük…
-Kozalite…???Nedenler sonuçlardan önce gelmeli…tersi olamaz…! Sonuç sebebi/başlangıcı yok edemez…Doğmamış çocuk yürüyemez…Önce doğmalı…
-Karadelikten bilgi alınabilirmi ?
-Kara Deliğin saçları var…Kara Deliğe yaklaşan her şey, Olay Ufkundan geçerken orada bir iz bırakır…Kara Deliğin Entropsine karşılık gelen bir bilgi bırakır…
-Sicim Teorisinde kara Delikler beş boyutta, Elektrik Yükü kütlesine eşit olan Kara Delikler (extramal) ??? üst üste oluşmuş zarlar (D-Brain), olarak, farklı nesnelerden oluşmuş olarak tanımlandı……Kara Deliğin iç hallerini sayabildiler…
-Sicim Teorisinin zayıf noktalarndan biri çok fazla (onbir) boyut gerektirmesi…; matematiği ağır…çok az üniversitede araştırılmakta…
-Birşey üretebilecek kadar cesur…üretilmişleri de öğrenebilecek kadar mütevazı olmak gerekir…Prof.Dr.Bayram Tekin
–Einstein, yazdığı denklemlerin sonuçlarını kabul edemedi…Kara Delikleri, Evrenin genişliyor olabileceğini…
-Prof. Dr. Tekin, son olarak, yazdığı bir kitabı yayımlatacak Yayımevi bulamadığını söyledi. Kitabını yayımlatabilmesi için İzlanda’ya mı gitmeli !
………………………..
Dr. James Beacham
Isaac Newton (1642-1726) (Sivri burun ve uzun saç…Fizik Dünyasında kabul görmenin ön şartı (!))
(Üçüncü Video’dan)
Bu videoda, bizim için de yeni, birçok ilginç fikir/bilgi mevcut…:
*Kara Delikler…başka Evrenlere açılan kapılar…(mı?)…
*Gözleyebildiğimiz Evren…bir Kara Deliğin içi…(mi?)
*’Yeterince büyük’ bir Kara Deliğin içinde, bugünkü yaşam aynen sürdürülebilir…(mi?)… (Küçüklerden uzak durulmalı…!)
*Evrenin hızlanarak genişlemesi…, gerçekte, bir Kara Deliğin içindeki ‘sürekli çöküş’ …(mü?)
Bir İç Sistem asteroidi. (Temsili) (Kaynak: Image credit: DOE/FNAL/DECam/CTIO/NOIRLab/NSF/AURA/J. da Silva/Spaceengine; space.com)
Tereza Pultarova, space.com’da dün yayımlanan yazısında, Güneş ışınlarının sakladığı yeni bir asteroidin belirlendiğini duyurdu…!
Bu asteroidin yörüngesi Dünya yörüngesinin içinde…; Venüs’ün yörüngesine yakın…
Dünya yörüngesinin iç / Güneşe yakın tarafında dolanan asteroidler, Güneş ışınlarının gözlem yapmayı zorlaştırması sebebiyle, belirlenmesi zor olanlar… Yakın zamana kadar bunlardan sadece 25 adedi belirlenebilmişti… Astronom Scott S. Sheppard (Earth and Planets Laboratory of the Carnegie Institution for Science; ABD) böyle söylemiş…
Astronomlar, belirlenen bu asteroidin yörüngesinin, bir gün, Dünya yörüngesiyle kesişebileceğini söylüyor…!
Belirlenen bu asteroid 1.5 kilometre boyda ve, son sekiz yılda belirlenen en büyük (iç) asteroid…
Astronomların bu gök cismini ‘Gezegen öldüren’ (Planet killer) olarak adlandırması büyüklüğünden… Dünyaya çarpması durumunda (mevcut !) tüm ‘Dinozor’ları yok edebilecek bir sonuç doğurabilecek potansiyele sahip olmasından…
2022 AP7 olarak kaydedilen bu gök cisminin belirlenmesinin gecikmiş olması, çok pahalı ve Güneş ışınlarının kızılötesi ışımasına karşı çok hassas olan teleskopların Güneş bölgesine çevrilememesi sebebiyle..!
Bu sitede zaman zaman örnek verdiğimiz Chelyabinsk asteroid-parçasının, Dünyaya çarpmasından önce belirlenememiş olması da, yön olarak Güneş tarafından (ve gündüz) gelmiş olmasındandı… Sadece 20 metre kadar boydaki bu gök cisminin atmosferde parçalanmasıyla oluşan ‘ses patlamalar’ (sonic boom) yol açtığı birçok yaralanma ve hasarın yanında, birkaç bin kişiyi de fazlasıyla korkutmuştu…
Bu bölgeden gelebilecek gök taşları, DEC kamerasıyla (Dark Energy Camera; Cerro Tololo Inter-American Observatory; Şili) ile ve her gün (gündoğumu-günbatımı) alaca-karanlıklarda, günlük toplam 20 dakika süreyle gözlenmekte…
Bugüne kadar, bu Teleskopla yapılan gözlemlerle, boyu bir kilometreyi aşan iki asteroid belirlendi…; Sheppard böyle söylemiş…!
Sheppard, bu İç Bölgedeki asteroidlerin belirlenememiş olmasının bir sebebinin de, Dünyaya fazla yaklaşmayan (emniyetli) yörüngelerde dolaşmakta oluşları olduğunu söylemiş…
DEC ile belirlenen diğer bir gök cismi olan 2021 PH27, bugüne kadar belirlenen Güneşe-en-yakın asteroid… Astronomlar, bu gök cisminin Güneşe çok yakın dolanması sebebiyle, Genel Görelilik etkilerini, Güneş Sistemindeki diğer cisimlere kıyasla, en büyük seviyede gösterdiğini söylüyor…
Bu etki, gök cisimlerinin Güneş etrafında dolandıkları yörüngelerinin de, birer katı cisim gibi, Güneşin etrafında, ayrıca, (bir pervane pali-yarım pervane gibi) dolanmasına yol açar…
Bu durum da, bu kapsama girecek gök cisimlerinin yörüngelerinin başka gök cisimlerine (Dünyaya) yaklaşmalarına da yol açabilir…! (Şüphesiz, bu açısal-yörünge-kayması hesaplanabilmekte ve gerçekleşmesinin uzun yıllar gerektirdiği de bilinmekte…!)
Kısaca, 2021 PH27 ve 2021 LJ4, bu açıdan, şimdilik tehlike yaratmamakta…
Yine de, astronomların her şeyi bildikleri…, her şeyden haberdar oldukları söylenemez…
SpaceX, 2019’dan beri ilk olarak, Falcon Heawy adlı Roket-Sistemini, bugün, saat (TSİ) 16:41de fırlatacak…!
Bu roket, altı saat kadar sürecek uçuşunda, Ekvatorun 36,000 kilometre kadar yukarısına (Dünya İle Senkronize Yörüngeye), ABD Uzay Kuvvetlerine ait birkaç uyduyu taşıyacak…
Bu Roket Sisteminin iki yan-roketi (side booster), tekrar kullanılmak üzere Dünyaya geri döndürülecek…
Kısaca, ‘Tarihi’ bir uçuş ‘uzay uçuşu meraklıları’nı bekliyor…
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.