Aşağıdaki kaynakta yer alan bu habere göre, ‘Bir Şehri Yok Edebilecek Büyüklükte’ olduğu ileri sürülen bir ‘*asteroid’in Dünya-Ay arasındaki bir alandan geçeceği duyuruldu… (*Göktaşı demek daha doğru !)
Guardian’da yer almış olan bu haber için: ‘NASA için asteroitlerin teğet geçmesi yaygın olsa da’ (!)…(NASA’nın ‘sıkça olarak üfürdüğü’ kastedilmiş olsa gerek) ifadesiyle devam eden bu haberde, bu göktaşının boyunun 40-90 metre kadar olduğunun tahmin edildiği de belirtilmiş…
Yine bu haberde, bir ay önce keşfedilen ve 2023 DZ2 olarak kaydedilen bu göktaşının, yaklaşık 28 bin 000 km/s hızla Dünya’nın (68,000 km kadar) yanından geçeceği de vurgulanmış…
Avrupa Uzay Ajansı’nın Gezegen Savunma Şefi Richard Moissl, yaptığı açıklamada, “Bu ‘şehir katilinin’ Dünya’ya çarpma şansı yok, ancak yakın yaklaşımı gözlemler için harika bir fırsat sunuyor” demiş… (Bu yetkili, ‘Katil’ ifadesini, herhalde, toplumu göktaşları hususunda uyanık tutmak isteğiyle kullanmış olabilir…!)
Göktaşları, genelde, sahip oldukları yüksek hız sebebiyle, atmosfere daldıklarında parçalanır… Yeryüzüne ulaşabilen parçaları çok daha küçük olmakta… Dolayısıyla, uzay ortamındaki boyu 90 metre kadar olan bir göktaşının yeryüzüne mutlaka ulaşacak (ve ancak birkaç metre boyda olabilecek) parçalarının bir şehri yok etmesi olasılığı pek yok…
Bunun son ‘canlı’ örneği, 15 Şubat 2013’te düşen Chelyabinsk Göktaşı’ydı…
İç Basında yer alan bu haber dikkatimizi çekti…; özellikle de ‘Atmosferin Bir Kısmını Havaya Uçuracak'(!) ifadesi…
‘Geleneksel’ bir hale geldiği üzere, haberin kaynağı belirtilmemiş olduğundan, bu haberin orijinalinde geçen ifadeye (henüz) ulaşamadık ve bir doğrulama yapamadık…
Bu haber, astronom James Garvin’in ekibiyle birlikte gerçekleştirildiği bir araştırmaya dayanmakta…; Dünya için tehlikeli sayılabilecek dört yeni (?) asteroid belirlemişler…(Yine de, bu belirleme ‘Yerde’mi, yoksa, ‘Gökte’ mi yapıldığı hususu bu haberde açıklanmamış…! Ancak, haberin devamında, bu belirlemenin mevcut ‘Krater Kalıntıları’ üzerinde yapılmış olduğu anlaşılıyor…)
Dünya üzerinde mevcut olan ‘Göktaşı Kraterlerine’ dayanan bu araştırmaya göre, Dünyaya her altıyüz+ bin yılda bir (tehlike yaratan) göktaşı çarpması gerçekleşmekte…
Bu yeni araştırmada, ‘Göktaşı Çarpması Riskinin’ daha önce hesaplanandan daha (üç kat) büyük olduğu sonucuna varılmış…!
Böyle bir çarpmanın gerçekleşmesi durumunda, ‘kitlesel ölümlerin’ meydana gelebileceği de ileri sürülmüş…
Bu noktada, Sayın Araştırmacıların taşıdığı bu endişeye pek katılamadığımızı belirtelim… Henüz, elli bin kadar vatandaşımızı son depremde kaybetmişken, dün itibariyle, semtimizdeki ‘Kafeterya’lar tıklım tıklım doluydu…! Gökten (üst katlardan) gelecek bir tehlike pek ilgi sahamızda görünmedi…!
Bu arada, yayımlanan bu ‘Araştırma Sonuçlarına’ ihtiyatla yaklaşan Bilim İnsanları da mevcut olduğunu belirtelim…
*
Bu ‘Haberde’ geçen ‘Atmosferi Havaya Uçurmak’ deyimi, Bilim Dünyasına Bizden, ‘Küçük bir Katkı’ olsa gerek…!
Bunun yorumunu Sayın Prof. C. Şengör’e bırakalım…!
Dün, İç Basında yer alan haberlerde, halen tasarım-geliştirme çalışmaları devam eden Milli Muharip Uçağın (MMU) hangardan çıkarıldığı duyuruldu…
Yukarıdaki video’dan da görüldüğü üzere, bu pilot/uçak (motorlarından birini çalıştırarak), bir testten ziyade, pist üzerinde ‘kısa bir gösteri (ilk) hareketi’ hareketini yapmış… (‘Mart ayı içinde motoru çalıştırılarak yürütüldü’… demek için olsa gerek…!)
Bu, elbette, Milli Havacılık Tarihimiz açısından, çok önemli bir andı… Duyulan gurur ve mutluluk, bu ‘Test’te hazır bulunanların yüzünden fazlasıyla okunmaktaydı…
Diğer taraftan, diğer bir Milli Muharip (Eğitim) Uçağımız olacak HÜRJET ‘in de, bu hafta başında, motoru çalıştırılarak, pistteki ilk testi gerçekleştirilmişti…
Ülkemizde, aynı Kuruluş (TUSAŞ) tarafından, aynı anda iki Muharip (Eğitim) Uçak geliştirilmekte olması, fazlasıyla zorlayıcı bir hedef ve süreç…
Şüphesiz, bu süreçte ‘dışarıdan-teknik destek’ alınıyor olması da çok büyük bir olasılık… Ancak, başta Havacılık Projeleri olmak üzere, teknoloji-geliştirme projelerinde bu yola başvurulması-sıkça karşılaşılan ve doğal kabul edilecek-bir durum… Önemli olan, ‘birşeyleri (Milli Katkıyla) başarabilmek’…!
*
Biz, havacılıktan-biraz olsun-anlayan olarak, her zaman, ‘Halka Doğruların ve Sadece Gerçeklerin Anlatılması’ taraflısı olduk… Bu Sitenin oluşturulma amacı da buydu…; sürdürülme amacı da budur…!
İç Basında yer alan bazı beyanlarda…, özellikle de, Televizyonlarda ‘boy gösteren’ bazı ‘Uzmanların’ (!) ifadelerinde, MMU’nun ABD’nin geliştirdiği F-35 ile kıyaslandığını-izlemesek de-sıkça duymaktayız…
F-35’in ne olup ne olmadığını anlatmak, elbette bize düşmez… Yine de, Vatandaşı, bu gibi ‘ayağı yere yeterince basmayan’ beyanları dinlerken dikkatli olmalarını öneririz… İçinde bulunduğumuz dönemde, ‘kendini-her konuda-uzman sayan/böyle sunulan ve son yıllarda yeni bir meslek mensubu olarak ortaya sürülen’ler Kanal-Kanal gezmekte…!
Geliştirilmekte olan Milli Muharip/Eğitim Uçak Tasarımlarının sınanması, bu tasarımların kalitesinin/yeterliliğinin anlaşılması, elbette, biraz zaman alacaktır… Biz, bu sebeple, sevinmekte acele etmemekteyiz…
*
Basındaki bu haberler içinde de (sıkça) ifade edilen ve konu dışı gibi görünen bir söylem: ‘…emeğine sağlık’ ifadesi…!
‘Emeğine Sağlık’… ne demek…?
Halkımız, ‘Eline Sağlık…, Ağzına Sağlık’ derken bir sözün söylenmesinde, bir işin başarılmasında doğrudan rolü/katkısı olan bir organımızın ‘sağlıklı olmasını’ dilemekteydi…
Uzatmadan…, bu sitede kısa bir süre önce, yeni bir İHA’nın tanıtımı üzerine yapılan açıklamayla ilişkili olarak, ‘Yapılan İşin Yanında Söylenen Sözün de Önemli Olduğuna’ dikkati çekmiştik…; bu konunun ana konuyla ilişkisi bu bağlamda…
Okuyucuya, bu, ‘Sakız Gibi (ve üzerinde yeterince düşünülmeden) Tekrarlanan’ (kalitesiz) sözcük-kullananlardan ve bu gibi kullanımlardan da uzak durmalarını öneririz…!
Faaliyet sahası ‘Yazılım-ilişkili’ görünen bir Firmamız, Havacılık sahasına da el atarak, ‘Kamikaze’ olarak nitelenen İHA üretmiş…!
Daha önceden haberdar olmadığımız bu Firmanın İnternet Sitesinde, 2008’de kurulduğu yazılmış…; yaklaşık 15 yıldır faaliyette olduğu anlaşılıyor…
*
Daha ileri gitmeden, ‘kısa sürede önemli bir başarı göstermiş görünen’ bu Firmanın Çalışanlarını, gösterilen bu başarıdan dolayı kutlarız… Neticede, Ülkemizin Firmalarının, diğer teknoloji sahalarında olduğu gibi, Havacılık Sahasında da başarılı olmaları, gerek Ülke Savunmasına ve gerekse Milli Gelire katkıda bulunmaları bizleri de mutlu kılar…
*
Basında dün paylaşılan bir ‘Haber-Video’da, bu Firmanının bir Yetkilisi Firmasını ve geliştirdikleri İHA’ları tanıttı…
Daha ileri gitmeden belirtelim, bu Firmanın ‘AZAB’ adını verdiği İHA’sının tasarımı/geliştirilmesi, (prototip) üretimi ve uçuş testleri hususunda, proje başlangıcına ve gelişmelerine yönelik olarak, İnternette bir (haber/video,…) bilgi bulamadık… ! Bu durum bir hayli düşündürücü… Halbuki bizler, Savunma/Havacılık projelerinde, tasarladığımız aracın maketini yapar yapmaz, fuar-fuar gezerek, Savunma-Havacılık Fuarlarında sergilemekle, Televizyonlarda boy-boy tanıtımlar yapmakla ‘ünlüyüz’…! Firmanın bu durumu-biraz-kuşku yarattı…; haliyle, soruya yol açtı…: Bu ‘Ürün’ ne kadar Size ait…?
Bu Firmanın, Yetkilisinin beyanından, İHA konusundaki/sahasındaki çalışmalarının iki yıldan beri devam ettiği anlaşılıyor… ‘İki-yıl’…, bu sınıf bir İHA tasarımı/geliştirilmesi (testleri) ve üretiminde ‘fazla-kısa’ bir süre olarak göründü…!
Diğer taraftan, bu Firmanın İnternet Sitesinde yer alan bir bilgi dikkatimizi çekti…: ‘Dünyada İlk, Türkiye’de Tek…!
‘Dünyada İlk’ mi…?
Elbette değil…!
Bir gözetleme aracından ziyade, ‘Hedefe Yönlenebilen’ bir ‘Mühimmat’ olarak görev yapmak üzere tasarım ve üretimi gerçekleştirilen bu araçların geçmişi-herhalde-İkinci Dünya Savaşına kadar uzanmakta…!
‘Şekli-şemali, boyutları, patlayıcı madde (mühimmat) taşıma kapasitesi, kullanılma yöntemi ve görev menzili dikkate alındığında, bu tamına uyan/sınıfa giren Hava Araçları, son otuz-yirmi yılda, başka ülkeler tarafından üretilmeye başlandı… Bu ülkelerin başında gelen İsrail’in ürettiği ‘Kamikaze Tipi’ İHA’lar hatırı sayılır bir süredir Bizde de kullanılmakta…! Azerbaycan’ın da sahip olduğu bu ‘uçan-mühimmatlar’la Azerbaycan, son Karadağ Çatışmalarında, önemli başarılar elde etmişti…
Zaten, bu Firma Yetkilisi, ‘Azab’ın kendine has sensörleri var. Ukrayna ve Azerbaycan savaşlarında da gördüğümüz gibi bu tür kamikaze İHA’lara karşı önlemler alıyorlar…’ deyerek, Firmasının İnternet Sitesindeki bu ‘iddiasını’ yalanlamış oldu…!
‘Türkiye’de Tek’…mi ?
Elbette değil…!
Bir başka Milli Firmamız, TÜBİTAK’ın bir Projesi olarak, bu tanıma tam olarak uyan bir ‘Radyasyon (Radar Sinyali) Yayan Hedeflere Karşı’ bir ‘Uçan-Mühimmat’ geliştirme çalışmalarını sürdürmekte…! Bu Ürünün ileri-safhadaki uçuş testleri devam etmekte… (Merak edenler İnternet’ten kolay bir sorgulama yapabilir…)
*
Tekrar bu (‘İlk’çi !) Firmamıza dönersek…:
Bu Firmanın Yetkilisi, geliştirdikleri bu ürünü tanıtırken ve … ‘Harp başlığını istediğimiz şekilde değiştirip entegre edebiliyoruz. Envanterdeki mevcut harp başlıklarını kullanabiliyoruz.‘ derken-biraz-‘fazla iddialı’ konuşmuş göründü…
Yine bu Yetkili…: ‘… isterseniz bir operatör yardımıyla 200 kilometre görüş hattından Azab’ı kamerasıyla yönlendirip hedefe kendiniz götürebiliyorsunuz.‘ demiş… Ancak bu yetkili, bu ‘Menzil (Hedef Mesafesi) Testlerinin’ nerede ve Kimlerin Nezaretinde gerçekleştirildiğini söylememiş… (Acaba…, bu iddia ‘Başkalarına’ mı ait…?)
Yine bu Yetkilinin, ‘…verdiğiniz GPS koordinatlarıyla direkt kendisi hedefine ulaşıp imha edebiliyor.’ beyanı sorgulamaya muhtaç…! Bu açıklamada, ‘gerçekleşmiş-görünümüyle’, bir iddia ileri sürülmekte… Halbuki, bu haberin devamında, ‘Hedef İmhası Testlerine’ henüz başlanmamış olduğu-zaten-beyan edilmekte…! (‘Gerçekleşmiş-görünümlü’ bir hedefleme…?)
Bu Yetkili, ‘Her ne olursa olsun Azab, hedefin üzerine geldiğinde kendini imha edebilecek güçte. ‘… derken, neyi kastettiği-biraz-karışmış göründü…; Kamera Karşısında heyecanlanmış olsa gerek… (Bu sınıf İHA’ların temel görevi…’Kendilerini İmha Etmek’..olmadığı gibi, bu bir ‘Güç Gösterisi’ ölçüsü de olamaz… Kastedilen ‘Hedefi Tamamen İmha’ ise, bu da ‘biraz iddialı’ bir ifade (amaç) olurdu… Gelin…, Hedefteki Aracın/Sistemin Görev Yapmasını Engellemek’te anlaşalım…!
Yine bu Yetkili, ‘Azab T200 modelimizi iki operatörüyle çok rahat şekilde kurabiliyorsunuz. Aynı zamanda 8, 16’lı podlarda taşınabiliyor. Kurulumu 5 dakika sürüyor’ demiş…
Bir tarafta sadece İHA’sı 50 Kilo olan, haliyle, Rampasıyla, Nakil Aracıyla başka görev/destek Sistem Elemanları bulunan bir Sistemi, iki kişiyle ve üstelik ‘Beş dakikada’ göreve hazır hale getirebildiğini beyan etmeden önce, her halde, yeteri kadar testi gerekirdi…; gerçekten, beş dakika yetecek mi…?
‘İlk kurulumu yaptıktan sonra art arda 5-10 adet Azab atabiliyorsunuz. Onun testlerini henüz yapmadık’ ifadesi, gerçekte, söylediğimizi yeterince teyid etmekte…!
Bu sistemin sekizli, onaltılı ‘Pod’larla taşınabildiğini söylemek, ancak, bu Testi/Gösterimi gerçekten yapmış olanların ‘harcı’ olabilir… Elde, bunu teyid edecek bir Fotoğraf var mıydı…; neden gösterilmedi…? (Elbette…yoktu…, ya da, …)
Sayın Yetkilinin ‘Azab uçuyor, hedefine dalış gerçekleştiriyor. Bütün uçuş testlerini gerçekleştirdik…’ beyanının da, iki-yıllık geliştirme süresi dikkate alındığında, biraz ‘fazla iddialı’ olduğunu söylemek mümkün…
‘Mühimmat testlerinin senenin ortasında ya da yılın üçüncü çeyreğinde bitmesini bekliyoruz. Üretime hazırız‘ ifadesi de kendi içinde çelişkili… Hem altı+ ay test dönemi var.. hem de, ‘Üretime Hazırız’… ! Müşteri herhalde, Testlerden başarıyla çıktığını görmeden bu ‘Ürün’ için sipariş vermeyecektir… (Şüphesiz, mali kaynak destekli, ‘ön siparişli’ ticari bağlanmalar da mümkündür… Yine de, birçok ‘Bilinçli Müsteri’, siparişten önce, ‘Sonucu Görmek isteyecektir’…)
‘Azab’a özel mühimmat üretilebileceği gibi güvenlik güçlerinin elindeki harp başlıklarının da kullanılabileceğine işaret eden bu Yetkili, havanlar, tank topları ve RPG mühimmatının çok kolay bir şekilde Azab’a entegre edilebildiğini bildirdi’… ifadesi ‘Bam Telini’ koparmış… Bu noktada, bu İHA’ya ‘Tank Topu’ yüklerken, ‘aman dikkatli olun’ deriz… Olur ya, bu ‘Top’ ayağınıza düşebilir…!
Biz, bu yazıyı bitirmek istesek de, Sayın Yetkili devam etmiş…:
‘Bu özelliklerde bir İHA’nın uçar hale gelmesi ve ulaştığı yük, mesafe henüz Türkiye’de gelinmiş bir nokta değil’ derken, bu İşe/Sahaya,bu Firmadan yıllar önce el atmış olanlara karşı ‘Saygıda Büyük Kusur İşlemiş’…! Kendisi, Milli Havacılıktaki gelişmeleri ya yeterince izlememekte, ya da…!
Bu Yetkilinin, ‘Azab, mevcut kamikaze İHA’larla karşılaştırıldığında şu anda sınıfında Türkiye’de tek’…sözüne cevap vermek, öncelikle, bu sahada tasarım-geliştirme yapan diğer Milli Firmaya/Firmalara, varolduğunu düşündüğümüz bu Firmaların ‘Susan Güzellerine’ düşer…!
‘Azab T150’yi … arabanın arkasına atıp götürüp…’: Biz olsak, daha özenle taşırdık…; neticede, büyük bir emek ürünü olacak…!
Atalarımız, ‘Dilin Kemiği Yok’… demiş… ‘Ele geçirilirse patlamadan ki biraz zor, hiçbir parçasını bulamazlar.’ Demek ki…, ‘zor da /düşük olasılık da olsa bu mühimmatın patlamama olasılığı var’… (Zaten, aklı başında hiç kimse, aksini iddia edemez…!) ‘Hiçbir Parçanın Bulunamaması’ iddiası üzerine, bu Sayın Yetkiliye, Ukrayna Hava Sahasında düşürülen Malezya Uçağının Kaza İnceleme Raporunu okumasını öneririz…
Yukarıdaki videoda anlatılan ilk kaza Taywan’da, 16 Mart 2023’te meydana geldi… Shark tipi bir uçak, kalkışından hemen sonra düştü (düşürüldü…!) ‘Shungfeng’ Uçuş Okuluna ait olan, Shark tipi bir uçakta yaşanan bu kazada Öğretmen ve Öğrenci Pilot hayatını kaybetti… ‘Kitap-tipi’ (stol-kaynaklı) bir kaza… Öğretmen Pilotun büyük hatası…!
Bu videoda gösterilen ikinci kazada ise, yalnız uçuştaki genç bir pilotun kullandığı, Beechcraft Baron tipi bir uçak, 17 Mart 2023’te, Lubbock Executive Airpark (Teksas) yakınında düştü…; pilot hayatını kaybetti… Bu kazanın meydana gelişi hakkında yeterli (video görüntüsü) bilgi yok… Yine de, aşağıdaki ‘uçuş-grafiğinden’ bu kazanında da, benzer bir sebeple meydana geldiği sanılıyor…
Bilim İnsanları, ‘Dünya-dışı yaşamın’ bir gün bir zorunluluk olacağını düşündüklerinden, uzay ortamında barınmayı mümkün kılacak ‘İnşaat Malzemesi’ tasarımı için de araştırmalarını sürdürmekte…
Ay ve Mars gibi ortamlarda (yüzeyde) barınabilmek için, öncelikle, kozmik ışınlardan, Güneş rüzgarlarından ve meteorit çarpmalarından korunmayı mümkün kılacak barınaklar gerekecek… Aşırı Soğuktan ve toz fırtınalarından korunma ihtiyacı ise çok daha sonraki bir öncelikte…
Bu amaçlı kalıcı-inşaatlar için, haliyle, ortamdaki malzemenin kullanılması bir zorunluluk olacak… Marsa, büyük kütleli ve hacimli inşaat malzemesi taşınması…, çok yüksek maliyeti dikkate alındığında, pratik olamayacağı biliniyor… Belki, başlangıçta, Dünyadan götürülecek geçici-barınakların kullanılması gerekecek…; şişirilebilir kabinler…gibi…
Ay ve Mars yüzeyindeki çöküntüler (mağaralar), uzay ortamının belirli tehditlerine karşı koruma sağlayabilecek olsa da, ‘hava sızdırmaz ortam’ ihtiyacı bu amaçlı barınakların ayrıca inşaasını gerektirecektir…
Bu kaynak-haberde, Bilim İnsanlarının, inşaat malzemesi (briket) imali için birçok farklı yöntemi denedikleri söylenmiş… İdrar ve kan… bunlardan ikisi…! Fazla ‘uçuk’ görünen ‘kan-kullanımı’ bir tarafa bırakılırsa, idrar kullanımının da uygulanabilir olamayacağı hususu açık…; kimse ‘Tuvalet-kokan’ bir mekanda yaşamak istemez…! (Gerçi, Ay Tozunun kokusunun ‘idrar kokusunu’ aratacak keskinlikte olduğu biliniyor… Marsta da durum farklı olmayabilir…!)
Neticede, ihtiyaç sadece, ateş yakarken, üzerine tencerenin konacağı birkaç biriket imali değil…! Kaldı ki, ‘idrar için’, öncelikle, su gerekecektir… Eğer su, bir şekilde, bulunabilecekse…, zaten, idrara gerek kalmaz… Mars yüzeyinde tuzun her çeşidi mevcut…! Herhalde, idrarın da düşünülmesi, elde mevcut ve atık durumunda bir madde olacak olmasından… (Belki, bitki yetiştirmede-işlenerek- gübre olarak kullanılması mümkün olabilir…)
Araştırmacılar, nişasta ve tuz da kullanarak, ‘StarCrete’ adı verilen, bir biriket malzemesi geliştirmiş… Bunun için de, yeterli miktarda patates üretebilmek için, Marsta ‘Matt Damon Patates Çiftliği’ oluşturulması gerekecek… ; haliyle, yeterince su bulunabilirse/sağlanabilirse…!
Bu ‘Haberde’, ‘Bam Telini’ koparan…, tuz içermesi sebebiyle, biriket imalinde ‘Gözyaşının’ da, bağlayıcı-madde olarak kullanılabileceğinin düşünülmesi…! Yeterli miktarda ‘Gözyaşı’ toplanabilmesi için, herhalde, yola çıkıştan itibaren, uzay-yolcularının ağlamaları gerekecek… Ya da, Mars yolculuğunun-kaçınılmaz olarak-böyle gerçekleşeceği sanılıyor…!
Eğer başarabilirlerse, Marsa vardıklarında, ağlamalarının sandıklarından çok daha kolay olduğunu göreceklerdir… (‘Hamiş: Mevcut astronotlarımızın Göz Pınarları kuruduğundan, inşaatın tamamlanabilmesi için, yeni astronotların ivedilikle gönderilmesini…. hassaten rica ederim…; Elon Musk…, Mars Ekibi Şefi…’ !)
*
Bu gibi araştırmalar yapanlar, ‘idrarlı-atık sulardan kokusuz inşaat malzemesi’ sentezleyebilir mi…? Belki bir gün mümkün olur…; haliyle, şu, ‘sürekli terketmek istediğimiz’ Dünyada kullanmak için…!
*
Bu araştırma ‘Open Engineering’ adlı bilimsel dergide yayımlanmış…
Bugün…, 18 Mart 1915, ‘Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü… başta Büyük Komutan, Gazi Mustafa Kemal (Atatürk) olmak üzere, Çanakkale Şehitlerimizi, Gazi’lerimizi…, Çanakkale Zaferi’nde emeği geçen herkesi saygı ve minnetle anıyoruz…
*
Ancak, tarihimizde, hatırlamamız gereken başka olaylar da var…!
İstanbul, Çanakkale Zaferinden sadece üç buçuk yıl kadar bir süre sonra, İşgal edilmişti…; 13 Kasım 1918’de… 16 Mart 1920’de de ikinci defa…!
*
Önceki Depremleri ve yol açtığı kayıpları hatırlama zahmetine girmezsek, benzer acıları yaşamaya devam ederiz…!
Son iki Depremdeki can kayıpları, neredeyse, Çanakkale’deki can kayıpları kadardı… Farkında mıyız…?
Rusya’nın uçağı SU-27, MQ-9’un motorunu -yakıt emerek-durmaya zorlamak için, yakıt boşaltarak yaklaşmakta…!
Bu hafta, Karadeniz üzerinde, uluslararası hava sahasında uçmakta olan bir ABD-İHA’sının (MQ-9) bir Rus uçağı tarafından düşürüldüğü ileri sürülmüştü…!
Fahri bir Kaza Araştırmacısı da olan, Pilot Juan Browne, yukarıdaki videosunda bu olayı analiz etti…
MQ-9 üzerindeki kamera tarafından kaydedilen ve ‘online’ olarak yayımlanan bu videoda, Rus uçağı SU-27’nin bu İHA’ya iki defa yaklaştığı, ikinci geçişinde, MQ-9’un pervanesine temas ederek, ona hasar verdiği ve onu itki-sağlayamaz-hale getirdiği görülüyor…
Sağlam Pervanenin görünümü.
Rus uçağının ikinci geçişinde çarparak hasarladığı pervane.
Ayrıca…, Soldaki (bakşa bir Pervane-Pali ‘İtki Sağlayamaz’ (Feathered) pozisyona gelmiş…!
Haliyle…, MQ-9, aldığı bu hasarla uçuşunu sürdürememiş…!
Bu kaza, 13 Ocak 2018’de Trabzon Havalimanında meydana gelmişti…
Yağmurlu bir havada iniş yapan Pilotlar uçağı pistte durduramadı ve bu kaza meydana geldi…
Meydana gelen bu kazadan sonra, basında yer alan haberlerde, pistin arazideki konumunun, zaten, potansiyel bir risk oluşturduğu yazıldı…; herhangi bir sebeple, pistten araziye çıkacak uçakların, pistin deniz tarafındaki ‘yar’dan (düşük banketten) aşağı düşmesi çok olasıydı… Bu kaza da, nispeten, bu durumun da katkısıyla meydana gelmişti…!
Yine Basında yer alan haberlerde yapılan bazı tahminlere (belki de kaynağa-dayalı bilgilere) göre, uçağın pistteki frenlemesini sağlamada rolü olan, Sol Motor ‘İtki-Tersleyici’si (Thrust Reverser) devredeyken (fren yaptırmaktayken), Sağ Motorun Gaz Kolu açılarak (Motora gaz verilerek), oluşan asimetrik itki sonunda uçak pist dışına savrulmuş…
*
Biz, çoktan yayımlanmış olduğu sanılan, Kaza İnceleme Raporunu göremesek de, Basındaki haberlerden, bu kazanın ‘Adli Yargılaması’nın devam ettiği anlaşılıyor…
Bu Mahkeme sürecinde, bu uçuştaki Yardımcı/İkinci Pilot, bu iniş esnasında, uçağın ‘Pas Geçme’ Sistemini yanlışlıkla çalıştırdığını beyan (itiraf) etmiş…
Basında yer alan (ve İkinci Pilotun birebir ifadesi olduğunu varsaydığımız) beyana göre, bu pilot-anlaşılması epey zor-bir iddiada bulunmuş…:
‘ Trabzon Havalimanı’na yaklaştıklarında kule operatörünün kendilerine yanıltıcı bilgi verdiğini iddia ederek, “Kuleyle bizdeki bilgiler uyuşmadı. Kullandığımız uçak düşük uçuş şartlarını taşıyan donanıma sahipti ancak Trabzon Havalimanı’nın bu şartlara ait bir altyapısı yoktu….’
Eğer, savunmasını yapan Pilota aitse, sadece bu ifadeye bakarak, ‘… bu Pilota başka sorum yok’ demek gerekir…! ‘Ana Dilini kullanması’… böyle ise, ‘Pilotluğunu’ sorgulamaya gerek olmamalı…!
Her ne kadar, bu Pilot-beyanının eksik olarak aktarılmış olma olasılığı mevcutsa da, bu beyanın sonunda, ‘Uçak-Havaalanı/Pist’ Sistem uyuşmazlığı iddiası oldukça kafa karıştırıcı…! Böyle bir iddia sahibine şunun sorulması gerekir…: ‘Pilot olarak Sizler, bu ‘Sistem/Teknik-Yeterlilik’ Uyuşmazlığını bile bile mi… Trabzon Havaalanına uçuş planladınız…?
Basında yer alan Pilotun bu ifadesi yeterince açık ve kapsamlı olmasa da, mealen, şunu anlamak mümkün…: Pilot inişten önce, (hatalı olarak) ‘Pas Geçme/İnişten Vazgeçme’ kumandası vermiş, sonra da, bu kumandayı iptal edip, inişten sonra, Motor Freni (İtki Saptırıcı) Sistemini kullanarak fren yapmak istemiş…görünüyor… Uçak enkazında motorlardan biri bu konumda bulunmuş…! (Pilotun ‘İnişten Vazgeçme’ kumandasını aktif yapması/çalıştırması, hatalı değil, muhtemelen, doğru bir karardı…!)
Diğer taraftan, Pilot ifadesi yeterince açık olmasa da, ‘Hatalı Kumanda’ durumunu farkeden Kaptan/Birinci Pilotun onu bu hususta ikaz etmeye çalıştığı anlaşılıyor…! (Bu noktada, Kaptan/Birinci Pilotun ne söylediğinin/söylemeye çalıştığının detayını bilemiyoruz…Yine de, bir başka kaynakta: ‘… Öte yandan soruşturmada uçağın birinci pilotu, ifadesinde, “Yardımcı pilot, uyarmama rağmen iki kez motorların pisti pas geçmesini sağlayan tuşa bastı. Durumu fark edip uçağı teslim almamla büyük bir kazanın önüne geçildi’ dediği söylendi.)
Ancak, pilotun, bu ‘Hatalı Kumanda’dan sonra yaptıklarını anlatan sözleri pek inandırıcı görünmedi…; fazla ‘naif’…!
(…kontrolü ele aldığımda otomatik pas geçme sistemini aktif ettiğimi fark ettim. Fark ettikten hemen sonra usulünce gerekli kuralları uygulayarak bu sistemi devre dışı bıraktım ve uçağın karaya kontrollü şekilde temasını sağladım….!) (Pilot’un ‘Usulünce yaptığı…neydi…? Böyle bir şey yapması doğru bir karar mıydı…? Kaptan /Birinci Pilot bu konuda (bu iddia hakkında) ne söylemişti…?)
Pilot, uçağı ‘kontrollü şekilde indirdiğini’ söylese de, ‘kontrollü bir şekilde’ durduramayacağını anlayınca, kumandayı Kaptan/Birinci Pilot almış…!
Bu noktada, Pilot ifadesinde ilginç bir şey söylemiş…: ‘Sağ Motorun İleri İtiş Sistemi…arızalıydı…!’ (Burada: Motor-Freni Sistemi kastedilmiş olmalı…!) (Muhtemelen, bu durum, bu uçak tipi için, mevcut Uçuş-Planlama Kurallarına göre, ‘uçuşa engel bir durum’ sayılmamakta…)
Uçaktaki iki motordan birinin ‘Fren (İtki Tersleme) Sistemi’ önceden arızalıysa, bu sistem kullanıldığında, uçağı pistten çıkmaya zorlayacak bir momentin oluşması normal bir durum…
İkinci Pilot, bu kaza esnasında Kaptan/Birinci Pilotla iletişim problemi yaşadığını da-bir şekilde-vurgulamış…!
‘Bir yolcunun Acil Çıkış Kapısını açması sebebiyle, içeri sızan Hidrolik Sıvısının yolcu tahliyesini güçleştirdiği’ iddiası da, pek çok sebepten, pek inandırıcı görünmedi…
*
Başta da belirttiğimiz gibi, bu Kazanın İnceleme Raporunu görme/okuma şansımız olmadı…; olsaydı, muhtemelen, daha ileri bir yorum yapabilirdik…
Bu Raporlara ‘sıradan-vatandaşın’ erişiminin erişimin engellenmesi, muhtemelen, bu ‘yorumları’ da engellemek için olsa gerek…!
Yıllardır söylemekteyiz…; bu Kaza İnceleme Raporları ‘Kamu’nun Erişimine’ açık olmalı… Ticari Taşımacılık Yapan Pilotların gerçekleri-aleyhlerine bir delil olarak kullanılmayacak bir şekilde-beyan edebilmeleri için, hem gerekli yasal düzenlemenin yapılması, hem de, ‘gerçeklerin açıkça söylenebilmesi için, bu personelin daha fazla cesaretlendirilmesi gerekir…
Bunu söylerken, elbette, yetersizliği belgelenmiş Pilotların uçak kullanmalarına-aynen-izin verilmesini kastetmiyoruz…!
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.